29 Nisan 2010 Perşembe

sabah çağrışımları vol-6

Bak şimdi sevgili okuyucu,
İstanbuldaki tüm apartman boşluklarını toplasak,ne kadar fazla yerden kazanabileceğimizi düşündün mü,bir mecidiyeköy kadar bir beşiktaş merkez kadar alandan kazanmazmıyız..
hem bu böcek is pas örümcek çiftliği oluşumlardan sıkılmadık mı ha sıkılmadık mı??

..kiralık daire bulmak..


bugün tüm günüm ev aray,arak geçti okuyucu..
beşiktaşta güzel bi sokakta,güzel bir ev bulmak çok çok zor..

iki artı bir mi arıyorsun;
işte sana ilk problem:arakat yok..hepsi ya en üst yada giriş kat,bunun nedenini sorma,bunu bilen yok..

ikinci problem emlakçılar,şimdi bu adamlar kesinlikle üşengeç değiller,ev mi arıyosun,hadi bi gezdirelim sizi diyorlar ve hiç üşenmeden erinmeden vuruyorlar kendilerini sokaklara,içten içe küfrediyorlarmıdır bilemicem..ama senin 3-5 eve bakman demek,beşiktaş merkezin 3 te 1 ini gezmen demek oluyor ki,bu ev bakma aktivitesi inanılmaz bir spor..inanılmaz bir efor gerektiriyor benden söylemesi..

eve girdin diyelim,karanlık odası var veya yok,o konuya fazla girmiyorum.zevk meselesidir olur da biri ben karanlık oda istiyorum hastasıyım apartman boşluklarının diyebilir..nese asıl problem evin odalarının büyüklüğü,
mesela gittin emlakçıya,dedin ben 2 kişi kalıcam ayrı odalarda,
klasik
-aha tam size göre bir ev var cart curt yokuşunda hadi gidelim..
-e tamam gidelim..
gidersin bir bakarsın,salon tamam,yatakodası tamam,diğer oda ki bundada insan yaşayacak sonuçta,tavuk kümesi kadar..evet ya evet abartmıyorum,tavuk kümesi kadar..
ya kardeşim bunun yatağı var,dolabı var
masası hadi masa neyse komidini var,nereye sığacakk??
emlakçının yeteneğine bağlı olarak değişik cevaplar elimde mevcut fakat ayrı bir yazı konusu olabilir emlakçı abilerimiz ablalarımız..

birde sevgili okuyucu olurda bir ev kiralamaya kalkarsın beşiktaştan,1000 lira mı sınırın,,yemenden içmenden kes ver 1100,1200,neden mi? kira bedeli 1000 lirayı geçtiği an evler inanılmaz derecede konum ve şekil değiştiriyor.arada dağlar denizler kadar fark var..

salıcakla kal..
allah hepimize her konuda kolaylık versin işallah..

27 Nisan 2010 Salı

ODAMIN IŞIĞI YANIYOR BÜTÜN GECE BABA

Odamın ışığı yanıyor bütün gece
Ellerimi dizlerime koyup, ikibüklüm
bir olağandışılık arayarak
Gördüğüm, duyduğum her şeyde
Öylece oturuyorum:
Güneş parmaklarını sürünceye dek
Koyu bir karanlığa
Bulanmış pencereme...*

saat 04:47......
televizyon açık,ışık açık,saçma sapan şeyler ekranda,sevdicekle konuşulmuş,onun asabı bozuk benim bozuk..

bu saatlere kalmazdım aslında ben,
bundan çok önce,barış manço ölmemişken daha,4 kişiye çok küçük evimizde,ben babam ablam annem yaşardık,ilkokula giderdim..gece 2 bilemedin 3 gibi uyurdum bazen...

annem yatak odasında uyur,ablam çocuk odasında,ben salonda uyanık,babam salonda uyanık..neydi adları;teke tek,iskele sancak,siyaset meydanı ve tabiki ceviz kabuğu..

odanın içi baba sigarası kokuyor hala..uzakta kalmasına rağmen herşey..kimse duymaz,bırak yabancıyı ailem bile,ben duyarım,onunla büyüdüm..

Bir gece kelebeği
Dolanıyor lambanın çevresinde
Usuldan bir rüzgar esiyor
Yaşlı incir ağacının dallarına yürüyen
Sütün sesini duyabiliyorum
Deniz az uzakta
İç geçiriyor boyuna.


Seninle konuşurduk baba
Böyle gecelerde, iki bilge gibi
Karşılıklı bakışarak
Bazı şeyleri kavrayamasam da, dinlerdim
Belki sen de yeni bir şeyler bulurdun geçmişte
O dupduru yüreğini, yılların
Unutulmuş sularına bırakarak.*

saat 04:59..
televizyonda hala saçma şeyler var..
sesi kısık,bazen biz babamla otururken,çoşardı reklamlarda televizyonun sesi,o anlardan kalmış olacak,gecenin bi yarısı televizyonum biraz bağırsın korkarım annem uyanacak diye.. :)mutlu oluyorum düşündükçe... :)

İşte bir minder daha koydum yanıma
Henüz sıcak
Sanki yeni kalkmışsın üstünden
Terliklerin şuracıkta, getireyim
Çayı da ocağa koyarım istersen.

Annemse haber bekliyor ruhlardan
Namaz kılarak, tesbih çekerek
Sen olsan
Gülerdin bıyık altından
-Ben gülemiyorum baba!
Ama bir insanı yüreğinde duymak için
Araya bazı kurallar
Koymaya ne gerek var
Anlayamıyorum, eğilip kalkmaya
Dualar okumaya?*

Odamın ışığı yanıyor bütün gece baba,uykusuzluğu senin gibi çocuksu bir gururla karşılıyorum bu gece de..
artık seninle beraber izlediğimiz tartışma programları yok,olsa da ne sen medarda çok izliyorsun,ne ben istanbul da kabul edelim bunu :) ..

öyleyse günaydın.. :D
çok fazla özledim ....

26 Nisan 2010 Pazartesi

....TOPYEKÜN YALAN OLMAK....


sigara yı hergün bırakıyorum aslında,hiç olmadı kendime sözler veriyorum hergün,yarın biraz daha az sigara içilecek,spor yapılacak,ders çalışılacak cart curt...

yalan oluyolar her halukarda..

fakat şu sigarayı bırakmaya,hadi hiç olmadı,olamadı,azaltmaya epey gereksinimim var..ciğerlerimin hafifliğini özledim...

çoktandır yazmıyordum buraya yazayım,sigarayı bitirmeye çalışayım,birazcık uyuyup,uzuun uzuun derslerime bakayım..

yalan olacak gibi ama...
yazarım buraya...

22 Nisan 2010 Perşembe

..erkler ayrılığı..

memlekete gittiğimde babamın ısrarla sorduğu bir soru var?
-ee oğlum ne olacak memleketin hali ne düşünüyosun sen??

açıkçası güzide ülkemizin güzide gündemini eninde sonunda insan olduğumdan ben de takip edemiyorum..

iğne deliğinden tek atışta geçirilen anayasa maddeleri,havada uçuşan imzalar,sesler sesler ses kayıtları,bir yanda doğu bir yanda batı,kimliği belirsiz inanışlar,kavgalar,sataşmalar sataşmalar...

ülke karışık,kafalar karışık,sorunlar komplike,insanın kafasında sorular sorular,ve taraf olma ihtiyacı...
taraf olma ihtiyacı önemli artık bu ülkede..
objektif düşünceler yetmiyor..objektif olmak insanın kendi kendini lavetmesine neden oluyor..korkunç bir durum..

1 yıl boyunca burnumdan getirdi anayasa dersi..yasama yürütme yargı,hoop erkler ayrılığı...

bak şimdi sevgili okuyucu,
ülke vodofone,turkcell,avea reklamları gibi,,kim doğru,kim dürüst,hangisi hesaplı,mesaj bedava olsa 10 dakikası kaç kontör,kontör ne olaki 10 dakikası kaç kuruş...

erkler ayrılığı ;
Vodofone,turkcell,avea
yargı,yürütme,yasama

vodofone,yargı:
Yargı, yürütmeyi denetleyen ve vatandaşların yasal haklarını kanun önünde koruması için çalışan erktir..vodofone da öyledir :P arkasında bulunan sermaye ile diğer operatörlerin kampanyalarına karşı kampanya indirimlerine karşı indirim yapar..ne oluyonuz gençler ne iş tarzı girdi zaten piyasaya,,ama ne yaptığını o da bilmez,,kırmızzzzzııııı espirisinin cılkını çıkarttılar mesela,hem niye şafak sezer niye.....

avea,yasama:
Yasama organı, ülkede yasaların belirlenmesi konusunda görevli kurumdur. Parlamenter sistemlerde bu görev meclise aittir. Türkiye'de yasama görevini TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi) yerine getirmektedir.
avea yasama organından daha iyidir..öğrencileri sever,yeni kampanyalar getirir,39 kontöre bedava mesaj çektirir,tüm türkiyeyi kapsar gözükür kapsayamaz,burası çok önemli,kapsamaz,tbmm gibidir..

turkcell,yürütme:
Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu'na aittir...
peh peh peh kraldır,zengindir,başı çeker,bedava kontör dağıtır,sonra misliyle acı acı toplar..telekominikasyon olayını türkiye de yönetir,türkcell gold vs. gibi olanakları ile iş imkanları sunar.işler tıkırında gider vs.vs.


içimden uzatmak geldi bu yazıyı yeteri kadar da uzattım sanırım...

21 Nisan 2010 Çarşamba

bu sabah burn notice adlı güzide diziye başladım hayırlı olsun diyorum efendim..
artık amerikan dizileri alışkanlık haline geldi,ezeli terkettim,aşk ı memnu ise zaten platonikti,ben onu hiç sevmemiştim...

burn notice in ilk bölümünde geçen bir sahne canımın meyveli yoğurt meyveli yoğurt diye bağırmasına sebebiyet verdi..kıramadım canımı şu activia denilen prebiyotik yoğurttan aldırdım sevdiceğime..ha bu arada sevgiliniz gelirken ne alayım diye soruyorsa,birkez de meyveli yoğurt demeyi deneyin,inanılmaz huzur veriyor,denemelisiniz.. :))

bunların dışında twitter denilen enteresan platforma dalabilirim bu blogun reklamı için haydi hayırlısı..

19 Nisan 2010 Pazartesi

BEŞİKTAŞIN MAĞLUBİYETİ ÜSTÜNE..

Beşiktaşlı olunmaz beşiktaşlı doğulur..

bugün bu teoriyi kendimde kanıtladım okuyucu..

Şöyleki beşiktaş,kadıköyde fenerbahçe ye 1-0 yenilse de takımımla gurur duydum...
bu gururu takımımızın oyuncularına borçluyum..

neden mi...?
bir barça hayranı olarak,messi deki o tevazu,allaha bırakma tavrı özellikle dikkatimi çekmiştir..çok beğenirim..
dün gece bizim takımın oyuncularında işte bunu gördüm..

Fenerliler bırakınız çoşsunlar,bırakınız sevinsinler..
bir takım düşünün ki komik bilica,sorunlu belozoğlu,piskopat lugano gibi isimlerden oluşsun,ve siz bu takımla gurur duyuyorsunuz..yazık..

bunun yanında bugün üstlerine fenerbahçe forması geçiren sevgili fenerli arkadaşlarıma bir kıyak yapıyorum..
formayı çıkartıp bunu giyseniz günün sizler için önemini daha bir vurgularsınız..kalıcı bir anı,gerçek bir futbol çoşkusu olur.. fenerbahçe taraftar forması için tıkla.


bunun yanında barça maçıyla iddaa da kazandığım 5 liraya 12 lira kuponumu bozdurup,
10 lira halinde,akhisar bld ye galibiyet,derbiye alt şeklinde yatırmıştım,,
10 liraya 24 lira kazandım...

ısrarla takip ediniz bir sonraki kuponum bir önceki kuponun 20 lirasıyla olacak..heyecan tavan yapacak...

17 Nisan 2010 Cumartesi

sabah çağrışımları vol-5

hayatın kısa olduğunu insana hissettiren anlar var sanırım..

baştan başlayalım..
çocuksundur,büyürsün

sonra..
kendini birisinin yanında bulursun..
saçlarını tanırsın,ses tonunu,el hareketlerini,göz rengini,gözlerini tanırsın..
aynı şemsiyeyi paylaşırsın,şemsiye yok ise aynı yağmurda ıslanırsın...
aynı yatakta uyanırsın,kahvaltını beraber edersin
bir mp3 iki kulaklık müzik dinlersin
sinemaya gidersin,televizyon izler,bilgisayardan sezon sezon dizi bitirirsin,
kavga edersin,üzer,üzülürsün bazen.canın yanar,duman çöker içine
barışır,kaynaşırsın yine..

sarhoş olursun beraber,dans edersin,

telefonlar,mesajlar binlerce mesaj yüzlerce telefon görüşmesi...
yaşananlar birikir,yazılır söylenir...

ama bir an gelir...
o an bitmez sanki bir ömür olur.

bir an geliyor ki hiçbirşey görmüyorsun,duymuyorsun,allah akıl fikir vermiyor,sussan susabileceğini konuşsan hele konuşabileceğini hiç bilmiyorsun..

sevgilin kayıp gidiyor avuçlarından..
soğuk terler boşanıyor.

yatakta istemsiz titreyen sevgiline bakmak saliseleri yavaşlatıyor,saniyeler bitmez,dakikalar tükenmez bir hal alıyor..
sıksan kendini kesilecek gibi geliyor titremesi,,nefesini tutsan solukları düzelecek..
olmuyor..

inan sevgili okur,bu başka bir duyguya,başka bir hissiyata benzemiyor..

ben hasbelkader ablamın ateşli grip olmasından,dedemin yanıbaşımda vefat etmesine kadar bir çok sağlık trajedisini yerinde yaşamış biri olarak şimdi sana şunu söyleyebilirim..sevdiceğinin ışığının sönmesi seni çok farklı bir karanlıkta bırakıyor...

evet bu gece benim hayatım,gerçekten benim "hayatım"...

ve sevgili okuyucu
yapma,atarax şuruptan tut xanax a,her nevi şapşallaştırıcıyı,uyumadan önce alma,,hatta hiç alma..

.........................18.........................
hayat skalanın belasını ağlatmak istemiyorsan..
.........................18..............................

Bu gece rüya sinemasında 2 film birden,başrolde ruhum..

insanların tansiyonu iner çıkar,otururlar kalkamazlar.başları döner vs.vs.

alıştığımız klişelerden bir buket ile başlayan kabusum..sevdiceğimin defalarca kusması ve mütemadiyen sert ve kesik kesik titremelerle yatağa düşmesi şeklinde devam ederken,işte ben hayatımın en korkunç kabuslarından birini görüyordum bu gece..

katıksız korku,hapislikten daha ağır çaresizlik ve sevginin acı veren hali..

aslında yaşadıklarımı anlatmam kadar kolay değil hissettiklerimi anlatmak..kabustan öte kabustan ziyade,şu gencliğinin bahar ayları daha tamamlanmamış 21 yıllık bendeniz,koskoca 7805 günü alsalar deseler
-korktun mu hiç.
-çok
-çok korktun mu ama köpekten korkmak gibi değil haaa....

evet korktum..5-6 kez oldu bu..
bu gece 5-6 dan biri idi işte..

sabahın 6 sında gördüğüm kabusu,şu anda saat 8buçuğu görürken klavyeme yazıyorum..
neden mi?
ötelemem lazım artık görüntüleri beynimden,silip atmam lazım bütün dosyaları,ama olmuyor yapamıyorum..kabus ilk darbesini birden vurmuş,artçı korkular ruhumu zangırdatmaya devam ediyor..

şaka gibi..
kabus devam ediyor...

16 Nisan 2010 Cuma

sabah çağrışımları vol-4

idare hukuku sınavım bugün saat 11 de..

sevdiceği uykuya gönderdim..ben uyumucam sanırım hiç...

normalim bu aslında sabah 6 bilemedin 7..
fakat sınav zamanı birşeyler oluyor
yani an itibariyle bir yerlerimden uyku akmakta..

ulan bu sınav için çok mesai tükettim kötü gecerse vay halime...

hukuk okuyan sevgili arkadaşlarım vay halimize...

15 Nisan 2010 Perşembe

we are globally yours


We Are Globally Yours

heyyy youu my bro...

heyy my brother,ıts me emre,my picture:


ı am very nice man,
ı am turkish rock star

ı play gta everyday,ı like this..

ı am rich,richie rich,a lot of money you understand mee...

ıf you are man,, what are you talking about modıafakııo mannn

ıf you are girl,,ıııı or looks like a girl,meet me,eat me,,yess yess ı am "foolish casanova" baby..


türkçe meali::amerikadan bloğuma girenler var... : ) :P

selam selam selam

naber naber naber ? ? ?

başlığa konu olan kişi kendini biliyor.

onore etmiş beni.. bkz.OKKALI YORUMLAR

-Ne demek- istiyorum kendisine -ne demek-...

insanların ciğerini bilmek demiyorum buna yakışıksız kaçar tahminimce

ama şöyle birşey var sevgili okur...
çocukluğunda eksik yada fazlası olanlar ayrılamıyor o şeker tadından..
ben de onlardan biriyim diye düşünüyorum..
ciğerlerime çektiğim hava bazen şeker kokuyor,
ağzımdaki tat sanki babanne çikolatası bazen (bkz.kokolin)
yürüyüşüm değişiyor o zamanlar,ayaklarım çarpıktı düşerdim küçükken
düşer gibi oluyor...

kristal bir kasede sunulurdu ya kokolinler misafirlere..
kendi kristal kasemizi sunmak için hayata
belkide bir çok benzerimizi çekiyoruz kendimize
3,5 çikolata sunulur mu misafirlere,doldurmak istiyoruz kaseyi

hey siz ağzı kokolin kokan çocuklar
hiç mi hissetmediniz bir yabancıda sizi çeken şeyi..
o mcdonalds kasiyeriyle konuşmak istemedin mi
seçip çıkarmadın mı anfideki kokolinleri,jelatinleriyle kaplı olsalarda
biraz fırsat aradığın olmadı mı,3 dakika daha konuşmak için
dem vurmaya neden başladın hemen hayattan 3 dakikalık tanışıklığına güvenerek onunla...

hayat bir misafirdir,eve gelen,,
babannelerimiz,nereye saklar kaseyi bilmem
işte ordan çıkartır sunar bizim çikolatalırımızı hayata
başka bir boyutta ve başka bir zamanda...

kristal kaseyi doldurmak adına,yeni insanlar çekmeli seni,
üstleri jelatin kaplı olsa da,onun o olduğunu bilmelisin...

sevgili dostlar..
(ki bu benim repliğim)
çıkarın jelatinlerinizi ikinizi de yirim..yirim sizi.. :D

13 Nisan 2010 Salı

sabah çağrışımları vol-3

Belimin ağrısını dindirebilecek kadar şefkat ve sevgi sahibi 2buçuk yıllık dostuma.....

waffle nedir??
tadıyla kokusuyla,ağza haşır huşur bulaşmasıyla (ki evet böyle bir ses çıkmasada haşır huşur işte)
insanı cennetin ırmaklarında bisikletle bir tur atmasını sağlayan

ultra çikolatalı (nutellalı demek daha mı doğru olaki)
ultra lezzetli bir yağlı krep-kek,çikolata,çilek muz kivi damla çikolata ve hertürlü dünya güzelliklerini barındıran ağır tatlı...

aslında farkındayım anlatılmaz yaşanır anlarından kendisi..

ama yinede çikolatanın damağa oturması,damağı kaplaması

akşamüstü denizi gibi birşey işte..
yada sahilde ayaklarını sıcak kuma gömmek gibi....


çok mu benzersiz..?
değil aslında....


yani real madrid mesela,

casillas,raul,kaka,ronaldo,benzema,guti,hıguan,xabi,
waffle da aynı değil mi_?
sıcak nutella,beyaz çikolata,çilek,kivi,muz,damla çikolata..

kadro yedeklerle bile harika yani...

ama birde barça gerçeği var değil mi bebeğim...

ev baklavası bazen ha,
hatay künefesi,şekerpare nadiren de olsa,mado dondurması....

el classico da terazi ev baklavasını gösteriyor gibi geliyor bana : )


dur hemen bozulma waffle sever..yiğidi öldürelim hakkını verelim...

tek bir muz tanesine acem mülkü fedadır o ayrı...

12 Nisan 2010 Pazartesi

sabah çağrışımları vol-2

batak pokerden daha iyi bir oyun değildir ..

poker yalan talan blöf ve sürprizlerle doludur..batak ise güzeldir candır lakin poker e kıyasla doğrucu davuttur..gidişin gelişi,gelişin gidişi bellidir..

belirsizlik güzeldir.adrenalini arttırır yaşa yaş katar..

11 Nisan 2010 Pazar

...SAĞ BAŞTAN ÇARK...

Malum yaşımız askerlik için kemale erdi..Biz tecil eden tabur dışında yaşıtlarımız şu anda askerliklerini ya bitirmiş ya yapıyor yahut gün sayıyor efendim..

Benim kuzenim de şu anda vatani görevini küfrede küfrede yapmakta..Gaziemir ulaştırma okulunda..Arada sırada arıyor sağolsun soruyorum mehmet nasıl gidiyor ne yapıyorsun? cevabı belli hep,koşuyoruz yürüyoruz,gelme oğlum askere bildiğin gibi değil..

2 gün sonra yine

-mehmet naber?
-bütün gün yürüdük,koştuk anam ağladı gelme oğlum hiç sen..
-tamam olur gelmem..

neyse işte bizim muhabbetler böyle gidedursun,bu sabah enterasan birşey oldu..

kalktım
-yürümeliyim,yürüyüş yapmalıyım,yürümeliyim...
dedim kendi kendime..ee tabi sonra kendime de şaştım sevgili okuyucu..

neoluyoz lan dimi,pazargünü yat uyu uyan bi daha yat,sevdicek yanında,komputer yanında,havada zaten nahoş,çıkma dur..

velhasıl attık kendmizi sokağa Övgü hanımla birlikte,,beşiktaş nere bebek nere yürü yürü bebek e kadar..

yoruldum da uzandım yatağa hemen eve dönünce,işte mehmet geldi aklıma,,andım bizim oyuncak askeri,şafak atar da dönerse okur bunu...

OYNAMADAN KAZANAMAZSIN-2

10 Nisan 2010 Cumartesi

OYNAMADAN KAZANAMAZSIN


evet üstat erman toroğlunun nesine reklamında dediği gibi..OYNAMADAN KAZANAMAZSIN...katılıyorum...

bu gece real madrid - barcelona maçı var.. cebimde son 10 lira...

desalerumba de barcelona o zaman... :)

9 Nisan 2010 Cuma

sabah çağrışımları vol-1

rınnnnnn
vınnnnnnnn
rınn rınnnn vınnnnn

şehirlerarası yolda pencereni açtığında yahut alakasız bir yerde benzin almak için durduğunda duyduğun bu sesler,,600 milyarlık setraların travegoların neoplan ve temsa diamondların kaderi bebeğim...Sen pencereni açmasanda onlar hem bu ses ile hem plates yapan ebru şallı tarzı tssss pıssss tıssss pıssss lar ile binlerce km yol yapıyorlar..

Otobüsleri seviniz,ortalama bir insandan çok daha fazla hikayeye sahiptirler zannımca...

BUZBAĞ KIRMIZI


Sorun bakalım babalarınıza hala orada biryerlerde iseler..Buzbağ yı nasıl bilirdin diye...


çok çok eskilere götürmüyorum yazıyı aslında..

daha 2 sene öncesine kadar şarap,4 sene öncesine kadar içki tüketmeyen bendeniz şarap ile tanışmamın ardından bir şişenin içindekine aşık oldum..
BUZBAĞĞĞ
Elazığ dan boğazkere,Diyarbakırdan öküzgözü,iki üzümün muhteşem uyumu bu..
mideyi yakmayan bi asit,
karamelimsi damak ve biraz baharatlı tuzlu bir tat..

bunun yanında en önemlisi aslında fiyat-tat-kalite dengesi....
İşte bu yüzden tanıdıklarınıza artistik patinaj tavsiye edebileceğiniz bir şarap..

kayra sürüyor efendim piyasaya,ha babanıza kayra deriseniz tşak oğlanı olursunuz mazallah,çünkü tekel 1940 ların sonlarından itibaren onlarca yıl köpek öldüren olarak satıyor buzbağ markasını aynı üzümlerden çok çok ucuza...

neyse elimde kadehim başladım anlatmaya da,ben burdan kayra yöneticilerine seslenmek istiyordum bi aralar..(kafam yerinde alaturka oluyorum mütemadiyen)
hey siz oradakiler sayın yöneticiler dinleyin beniiiii

ben bu şaraba 2005 rekoltesinde aşık oldum sene daha 2007 o sıralar....
2008 oldu piyasaya bastınız 2006 ları güzeldi 2005 kadar olmasada mükemmeldi,
2009 geçti bir şekilde yenildi içildi filan falan..
2007 rekoltesini 2010 yılbaşında migrosta 12 liraya sattırdınız allah razı olsun..
fakat dostlarım bu 2008 ne ayak..ekşimsi bi tat,bi olmamışlık hissiyatı,soruyorum insanlara çok az insan muzdarip durumdan ama yolculuk nereye..buzbağ rezerv e mi bir eğilim var,bu mudur satış politikası...


rezerv olayıda ayrı bir hikaye...
yav sürdünüz piyasaya 2 sene önce..
15 sene yıllanır diyorsunuz tamam
,şişe tamam,
tat tamam,,
lakin isminde geçen rezerv kelimesine yakışmayan bi durum var ortada..
2 senedir bu şarap hala reyonlarda,
ben yıllandırmak için öğrenci halimle almışım 32 liraya,1buçuk sene geçti 2 lira pahalandı oldu 34
,benim şarap 1bucuk sene özenle yıllandı
lakin ben benimkine bakıyorum 2005,reyondakine bakıyorum 2005..
ne ayaksınız oğlum sizz
kaldırın artık şunları mutlu edin insanı,şarap bi değerlensin kendine güveni gelsin...


kızdım okuyucu kusura bakma emi,kendine iyi bak ama bol şarap iç kalbe faideli...

8 Nisan 2010 Perşembe

UTANA SIKILA 2

Bitti..
sonuçları bir şekilde hayatımı değiştirecekti,değiştirdi..
çok güzel oldu be çok güzel oldu....

7 Nisan 2010 Çarşamba

DOĞUMGÜNÜM

Okulu severdim....
Hayatım temsili bir yenilgi gösterisidir
Okulu seven çocuklara bıkkınlık getiren
Yağmurda yalnız kalır, seyircisi yoktur
Onun için yaşamak alelade bir lükstür.*
Ve bu lüks üzerinden puanlamalar sıkardı canımı..Sınavları severdim ilkokulda,öyle bir çocuktum işte ne bileyim,akıllı ve çalışkan..Ama katlanamadığım şeyler vardı işte 100 üzerinden 86 yüz üzerinden 75,duymak bile sıkardı içimi..

şimdi lüks üzerinden 22 yim,biliyorum,hiç bir zaman 100 ü göremeyeceğim,85 bile uzak bir ihtimal,hani derler ya hayat en iyi öğretmendir..daha notumuzu çok düşük tutturuyor hiçbir zaman tam başarılı olamayacağımız bir sınavda...

sevgili sevgili...
melonkolik girişler yakışmıyor sana...
neşeli gelişmeler benim borcum...

Dün dünyayı seyrettim yine,olanlar bitenler,konuşulanlar dinleyenler ve dinlermiş gibi yapanlar..
İstiklal caddesi kara bir dumanın içinde kalmış ufak bir şehir gibiydi.zaten nasıl çöker anlamam karanlık bu caddeye.uzatsan elini tutucak gibi olursun karanlığı..

sevgili sevgili...
şarkılar söylendi dün gece...
İçkiler içildi bir iki değil en az beş...

Uzun uzun havayı kokladım..metrelerce yükseklikten su damlaları atlıyordu,yere çarptıklarında paramparça oluyorlardı,bir koku,nasıl anlatsam yağmur kokusu değil sadece burnumu yalayıp duruyordu.konuşurken susturuyor,düşünürken aptallaştırıyor,yürürken durduruyor..

Sevgili sevgili...
Saçların açıkken fazla güzel..

Şarkı söyledim duydun mu ? doğumgünün kutlu olsun canım,kutlu olsun benim diğer yarım,yanındayım yerim senin yanın...

sevgili sevgili...
şarkılar söylendi sana dün gece duydun mu?

5 Nisan 2010 Pazartesi

UTANA SIKILA

Evet yarın utana sıkıla bir şey yapıcam...

..Hakkımda...

-houston we have a problem ..

..bu blogda ara..