5 Mayıs 2011 Perşembe

. İnsanın Babası ölür mü? ..

2 haftadır fırsat bulup görüşememiştik Ecemle.
O benim gücüm zaten,görmeden yapamam.
Bizim grubu toplayacaktık..

Pazartesi sabahı,saat 8 buçuğa geliyordu telefonum çaldı.

Hande bana çok saçma bir soru soruyordu."Çok saçma" dedim,"imkansız"."saçma hem olmaz öyle şey"..
Ecem benim akrabam da bir yandan.parçalanmış ailesinden yanında tek doğru düzgün kalan babası benim memleketimde yaşıyor Akhisar'da..

Hande'ye "bi Akhisar'ı arıcam dönücem sana" "ben zannetmiyorum" dedim.Annemi aradım..

-Anne günaydın..
-emreee günaydın..Naber,hayırdır oğulcum bu saatte..
-iyidir anne,ya beni bi arkadaşım aradı böyle böyle dedi,"yok dimi" bi hareketlilik Akhisar'da,hastaneye kaldırılması filan Semih amcanın,yani sizden haber gelirdi bana öyle olsa..
-yok oğlum "olur mu öyle şey".

Dedi bana cep telefonundan..
Ev telefonu çaldı o sırada..
Ben hala telefondaydım...

sonra
Arif vardı,dayıoğlu benim,bi araba daha lazımdı.
Sonra Hande vardı,Merve,Ayşegül,Zehra,Mehtap vardı,ben vardım.
Babasının toprağını ilk kez gören Ecem vardı.O toprağın altında yatan babası vardı başkada kimse yoktu mezarlıkta..
Grup bir kaç eksikle 400 kilometre uzakta toplandı..


..Ecem benim gücüm..
..Ecem'in gücü sadece nefes alabileceği kadardı..

http://www.akhisarhaber.com/news_detail.php?id=9186

16 Nisan 2011 Cumartesi

. Gece çağrışımları ..1..

450 kilometre makul bir uzaklık anne baba için..Ne yakın ne kısa..Ben mi arızalıyım acaba diye düşünüyorum arada sırada..anne lan o,,yan odada uyuyo olması onlarca şeyi değiştirir değiştirmez mi,,benim annemin orada olması değiştirir onlarca şeyi..Senin ki de değiştirir aslında,eminim bak seninki de değiştirir onlarca şeyi..
Ama yalnızlık iyidir bazen..Ne işleri var ibibik senin yanında onların yıllarca..Kocaman bir bebeksin zaten kendi kendine bakmaktan çoğunlukla acizsin,adam 30 yıl memur hayatı yaşamış atıyorum ziraat bankasında gişe görevlisi olarak,atıyorum 60şş veletle aynı sınıfta ders vermiş fotosentezin üstünden onlarca kez geçmiş,seninle mi uğraşıcak..
450 kilometre valla makul bir uzaklık anne baba için..Dakkabaşı aramıyorsan onları,ohhh dertten tasadan kurtarırsın insanları,,sarhoş vaziyetini bilmezler,senin acılarınla yaşamak zorunda değillerdir,buzdolabındaki içkiyi paylaşmak zorunda kalmazsın,sigara dumanını babanın ciğerlerine çekmesi yakışıksız bir olaydır bence,şu verdiğim örnek en saftirik örnek bu noktada verilecek daha hardcore örnekler veririm de bu yazıda yakışıksız kalır yakışıksız örnekler..pardon okuyucu kafa çok değişik bir kafa şu anda..
Neyse makul bir uzaklık demiştik..Özledin mi git yanlarına,mutlu et onları kendini..Mutlu et lan insanları işte..Mutsuz ettiğin insanların sayısı gittikçe artıyorsa daha da önemsizi sen mutsuzsan,git onların yanına..Sadece gitmen yetiyor sanırım mutlu olmalarına..Zaten onları mutlu etmek için birşeyler yapman gerekse büyük olasılıkla mutsuz edeceksindir.mutlu etmeye çalışma..hatta kimseyi mutlu etmeye çalışma..
Haa hayatın doğal "akışı" bir şeyler "becermek" için birilerini mutlu etmek zorundasın..hişştt sakin şampiyon,kendi yöntemlerini insanlık için kullanma..Senn akmıyorsun hayat akıyor,öyleyse ne bileyim çiçek al yemeğe çıkar insanları filan ama kendi yöntemlerini kul-lan-ma ...

15 Nisan 2011 Cuma

. Benim Ali sami yen hikayem ..


13 yaşında bir çocuğum o zamanlar..
Şişli'de sıradan ilkokullardan birinde 6.sınıf öğrencisiyim..
Sınıfının birincisi,biraz şişman,yanakları kocaman sevimli bir çocuğum..

Palyaço mu olucaz..?
"Evet palyaço olacaksınız" dediler.23 nisan da ali sami yen stadında gösteri yapacakmışız..Bindik servislere,o zamanlar toprak saha olan güngören stadına 2 ay önceden gitmeye başladık.Küçüktük,serviste palyaço mu palyoço mu tartışmaları dönüyordu,bir gün başımızda türkçe öğretmenimiz geldi bu tartışmalar bitti..

2 ay boyunca haftada 2 gündü sanırım,gittik işte..oluşturduğumuz kompozisyonu bir türlü göremedim,zira o şeklin şemalin içindeydim..Güzel geçiyordu günler..Başka okullardan insanlar tanıyorduk,molalarımızda abidik gubidik oyunlar oynuyorduk..Güneşli bir bahar mevsimi geçiyordu,biz o güneşin altında pişiyorduk..

Sonra 23 nisan geldii..palyaço kıyafetlerimiz önceden alınmıştı,turuncu bez ayakkabılarımız vardı,hazırdık..İlk kez bir stada ayak basmayacaktım,altı yedi yaşlarında beşiktaş altyapısında oynarken inönü stadına ayak basmak nasip olmuştu bir sezon açılışında..5 yıl sonra işte Ali sami yen stadındaydım tribünler doluydu.O gün sanki 23 nisanın kalbi ali sami yen'de atıyordu..heyecan doluydu.Eve dünyanın en önemli işlerinden birini halletmiş gibi döndük...

Daha sonra bir çok maça gitmek nasip oldu stada..Galatasaraylı değilim..Galatasaray maçlarına gitmek gibi de bir zevkim yok tabi.Ama bir çok kez gitmiş bulundum,güzel maçlar izledim..O stadta en son Türkiye-Yunanistan maçını izlemiştim..2 sene önceki Galatasaray-Manisaspor maçında ise deplasman tribünündeydim.Kafamıza idrar dolu pet şişe yağdı.. :)

İşte benim Ali sami yen hikayem..
Stad tarih olurken bir kaç anımı kurtarayım istedim moloz yığınından..Bundan 20 sene sonra çocukların bu stadı görmemiş olacak olması garip geliyor.küçük bir şey de değil koca stad hani..

5 Nisan 2011 Salı

. Tatmin olduk !! ..

--Çiçek; Cumhurbaşkanı Gül’ün konuyla ilgili açıklamalarını hatırlatarak, "Sayın Cumhurbaşkanının tatmin olduğu konuda biz de tatmin olmuşuzdur" dedi.--milliyet-

BİR ÇOK ŞEY OKUDUM KONUYLA İLGİLİ BAK BU SAATE KADAR.KAFAMDAN "BEN NİYE HUKUK OKUYORUM Kİ LAN" DAHİL ONLARCA DÜŞÜNCE GEÇTİ..ORTADA BİR DAVA OLABİLİR ARKADAŞIM,HAKLI BİR DAVA DAHİ OLABİLİR BELKİ.BANA GÖRE DEĞİL,SANA GÖRE ÖYLE OLABİLİR..AMA DAVANIZ UĞRUNA ZULMETMEYE BAŞLADINIZ.CAHİLCE BİR ZALİMLİK DÖNÜYOR ORADA VE BENCE SEN BUNA ORTAK OLUYORSUN..

SANA YAZIYORUM ARKADAŞIM,SEN KENDİNİ BİLİYORSUN.ÇOK ŞÜKÜR Kİ BENİ DE BİLİYORSUN..BANA CEPHE ALAMAZSIN SEN.EMRE "LAİKÇİ" AMA "LAİKÇİ" DİYE ATAMAZSIN SÖYLEDİKLERİMİ BİR KENARA FARKINDAYIM..ÖYLEYSE ŞUNU BİR DÜŞÜN:ORTADA BİR SUÇ ŞÜPHESİ VAR VE BU ŞÜPHEYİ MİLYONLARCA KİŞİ TAŞIYOR,DAVA HA AÇILDI HA AÇILACAK..SINAVI HAZIRLAYAN BİR AÇIKLAMA YAPIYOR CUMHURBAŞKANI ((SADECE BİR)AÇIKLAMA"YLA TATMİN OLUYOR,ADAM GİBİ SORUŞTURMA YOK,DAVA DESEN NE ARAR..SONRA BAKANLAR KURULU TOPLANIYOR,ÜSTTEKİ EROTİK AÇIKLAMAYI YAPIYOR..

E ŞİMDİ OLDU DA SORUŞTURMAYA BAŞLADI BİZİM HUKUKUMUZ,""BU ADAMLAR VAR YA BU ADAMLAR SİZE YALAN SÖYLEDİLER ÇATIR ÇATIR 5 BİN KİŞİ ALMIŞ TÜYOYU"" DİYEBİLİR Mİ,DEDİRTİRLER Mİ ADAMA..

YANİ NE OLDU BİLİYORMUSUN ARKADAŞIM ?.. ONLAR TATMİN OLDU DİYE BİZ DE TATMİN OLMUŞ BULUNDUK ÖZETLE..SENİ BİLMİYORUM AMA ÇOK ÇOK ÇOK SAYIDA İNSAN ZORLA TATMİN EDİLDİ VE BUNUN ACISINI EMİN OL HİSSETTİLER.İŞTE ZULÜM..

..not:kurumlarda bıyıktan kadrolaşma o kadar çok belli oluyor ki

siz hala eşitlik demokrasi filan diyorsunuz,bu da zulüm bak..

30 Mart 2011 Çarşamba

. Armudun sapı var üzümün de çöpü ..

. Ayıklayıp yiyiyorum..Napim. .

Soru sormuyorum..Denizin sığ tarafında yüzersen ayağın yere değiyor öğrendim.
Sığlaşmak kaçınılmaz sonuç.Sığlaşıyorum tamam..Değişmeden ama..
Bu süreçden gurur duyuyorum.Mutluyum..

29 Mart 2011 Salı

22 Mart 2011 Salı

. Bir öptü,bir öptü,bir daha öptü ..


.. İlgili haber için tıkla ..
Şakamısınız oğlum siz ? Dünyada hiç mi magazinlik malzeme kalmadı.66 yaşındaki Emel Sayın'ı 61'lik Ahmet Özhan öpmüş de hatta bi daha öpmüş bir daha öpmüş.Korkunç değil mi sevgili okuyucu,bana mı öyle geliyor sadece..Bi de Ahmet Özhan'ın orgazmik bir fotosunu koymuşlar habere..

Adam evli beyler,iki de çocuğu var..Fotoğraf ortada.
Güldüm önce yarıldım bu ne lan diye.Sonra vicdan yaptım..
Emre'nin kamu vicdanı rahatsız sevgili "milliyet magazin"..

"Seksi pozları için tıkla" magazini zaten malca bişi.Yurdum erkeğinin birkaç seksi kadın görebildiği yer milliyet magazin olmamalı.Araştırın arkadaşlar yeni mecralar bulun,içimizdeki libidonun yaydığı sıcaklıkla nice buharlı trenleri yürütürüz.Kendinize güvenin lütfen.Bu adamlar da teyzelerin amcaların prim yaptığını düşünecek kadar ileri gitmesinler..

21 Mart 2011 Pazartesi

. Kim bu aşağılık kadınlar ? ..

Eski yeni kim varsa üstüne alınacak şimdi..
Alınsın ..

Halil Cibran "Her genç adam,ilk aşkını hatırlar,en derin hislerini değiştiren ve tüm acılarına rağmen onu böylesine mutlu eden bu tuhaf dönemi yeniden yaşamaya çalışır." der "Kırık Kanatlar"da..
Ben her ilişkimde yeniden yaşadım ilk aşkı.Sırrı mı ? . Tutku ..


Tutkuyla sevdim ben hepsini.Sevgim perakende olsa da tutkum toptandı.Hep vardı ilişkilerimin içinde,hatta o ilişkilerin de önünde;tutku..
Bazıları dayanamadılar.Korkuttum.Bazı zamanlarda tutkum sevgimden fazlaydı kabullenemediler.Gidemedilerde.Bir türlü bırakamadılar beni,yarım sürdü aşkım..Arada sırada tutkunun daha uzun sürdüğünü ve heyecanlı olduğunu çıtlattım,hiç anlamadılar..


"Ermiş" de üstat Cibran,"Aşkın kendini tamama erdirmekten başka tutkusu yoktur." buyurmuş.Bu yazıyı kendi tutkumu açıklayacağım gereksiz uzunluktan kurtarmış..

Şimdi eski yeni kim varsa üstüne alınacak..
Alınsın ..

Emre'nin bir tutkusu vardı,hepsi Emre'yi o tutkuyla tanıdı..O tutku sayesinde bütün o kadınlar hep ilk aşkımdı.Hepsinin sahiplenmeye hakkı vardır,alınsınlar..

Şimdi kafan karıştı sevgilim..
Emre yine moda girmiş birşeyler yazıyor diyorsun.Evet doğrudur.Senin bildiğin o "çıkmaz mod"dayım..Bir dönem yazdım ya sana,kağıtlar doldurdum,defterler bitirdim,mektuplar alıp mektuplar verdim,işte aynı yine,sen yanımda değilsin,ben sana birşeyler karalıyorum..


Yazmak yanımda değilken sana ulaşmak içindi.Hangi sokak,hangi şehir,hangi ülke,hatta hangi kıtadasın bilmiyorum,sadece seninle birlikte olmak için yazıyorum..

Kelimeler dönüyor kafamda meteforlar.Kalın dudaklarım istemsiz "ördekleşiyor".Nerde senin gözlerin.yok.Ördekleştiğimi bana belli edecek bakışlardan yoksunum..Bu aralar ördekleştim mi hiç bilmiyorum. Komik : )

Sen severdin istemsiz mimiklerimi,sevimli bulurdun gülerdin filan.Ben senin gözlerinin gülüşünü çok severdim.Ses tonun. hüznün, saçların, yürüyüşün, duruşun, karanlık korkun, Türkan şoraya benzemenden gıcık olman filan güzel şeylerdi sevimli ayrıntılardı ama hep ikinci planda kalacaklar.Bilirmisin bilmem yada umrunda olur mu bu kadar zamandan sonra;arabesk değil bu ben senin gözlerini hiç unutmadım/unutmayacağım..

Bilmen gereken birşey varsa sevgilim,o da şu;buralarda birileri aşk deyince aklıma sen geliyorsun.Adını anmadan başlayamıyorum konuşmaya..Aşkın anlamını bu kadar karşılamanın nedeni ilk aşkım oluşundan sanırım.Ben sevmeyi ilk kez/yeniden senden öğrendim..Aramıza belki bir belki çok kadın girse de sen benim ilk aşkımsın senden sonrası ise hep aşağılık kadınlar..


Kim bunlar sevgilim.Bizim aramızda ne işleri var.?.


Eski yeni kim varsa üstüne alınacak şimdi ..
Alınsın.

Kim bu aşağılık kadınlar sevgilim ? Bence biri de sensin..

Ve sevgilim zannediyormusun ilk kez sen "kahramanım" dedin bana..Bir hastane çıkışı,bir havalimanı uğurlaması,bir lise tiyatrosu provası hatta bir kız kavgası sonrası "kahraman" oldum ben..
Bir ilişki klişesi değildi bu,aşkın içini tutkuyla doldurmak gerekiyordu,aşkı tamamlamak büyük bir çoşku veriyordu bana.Öyle de oldu..
Kahraman oldum.. Herkese inandım.İlk söyleyene de son söyleyene de inandım,çoştum mutlu oldum.Tutkumun zaferiydi bu..Tadından yenmezdi..İlk aşkım bana "kahramanım" dedi.Ben hep inandım..
Hem sen benim ilk aşkımdın.Gerçekten.Sor ona o da biliyor,hep senden bahsediyorum ona.Senin gülüşünden,hüznünden bahsediyorum.Senin ne kadar değerli ve özel olduğunu hissettiriyorum ilk aşkıma.Onun gözlerine ince bir hüzün,ağır bir sitem doluyor.İlk aşkımı geçmişimin gölgesi,sen karartıyorsun.Sana tutkum bir mutluluğu daha sonlandırıyor..


Eski yeni kim varsa üstüne alınacak şimdi .. Alınsın ..
Kim bu aşağılık kadınlar sevgilim ? Bence biri sensin ...
Ve ben seni hala deli gibi seviyorum.
Aynı tutkuyla ..

.......................................................................................................................
Yanlış pusulamdan,Ramona'ya kadar bütün sevgililerime ithaf edilmiştir.

20 Mart 2011 Pazar

. Vahşileşmiş milletler "Birleşmiş Milletler" ..

Şu Libya meselesi..
An itibariyle nur topu gibi yeni bir küreselimsi savaşımız oldu hayırlı olsun..Neden küreselimsi diyorum,çünkü birleşmiş milletlerin ardına sığınıp savaşı başlatan İtalya,Fransa,dingiltere ve tabiki amerika saolsunlar bizim küremizin biricik sahipleri,en birincileri..

Tamam kabul ben de korkuyordum Kaddafi abinin özellikle Bingazi de daş üstünde daş baş üstünde baş bırakmamasından ama hani ateşkes ilan edilmişti..Kaddafi yırtındı,ben ateşkese uyuyorum problem yok kafalar rahat olsun dert etmeyin siz diye..Olmadı..Ateşkesi ya o bozdu (ki ben zannetmiyorum ilk ateşin kaddafi'den geldiğini) ya da bizim vahşileşmiş milletler..

Biz izledik ki bu filmi..Hani Amerikanın Irak işgali daha başlamadan..Powell Abd adına bir sunum yaptı:
Kitle imha silahlarını buldum dedi hani.Irak hemen açıklama yapmıştı:"Ülkemize Birleşmiş milletler silah denetçileri girebilir" diye..O silah denetçileri Irak'a gitmediler.Savaş başladı.Irak Amerika'nın siyasi kontrolü altına girdi..Uydu görüntüleri yalan çıktı.Irak'da sözü geçen silahlar hiç bulunamadı..BM Amerika'nın maşası oldu.Irak düştü.Felluce gibi onlarca yerde ne acılar yaşandı..
Kaddafi,devrik Irak hükümeti gibi ısrarla birleşmiş milletler temsilcilerini ülkesine çağırdı.Görevi bu olan temsilciler hayati tehlikemiz var diyerek görevlerini yerine getirmediler.Obama'nın dayatması ile uçuşa kapalı hava sahasını sebep göstererek vurmaya başladılar Libya'yı..Hayati tehlike bahanesi ile Libya'dan çekilen,Libya'ya gitmeyen temsilciler,belkide orada bulunsaydı dünyaya savaşın gereksiz olduğunu göstereceklerdi.Birçok hayat kurtulacaktı.belki..

Saddam da kaddafi de bu pis oyunun en iğrenç piyonları,taraf değilim..Sadece "daha mutlu bir dünya için" sloganını internet sitesine koyan "Birleşmiş milletler Türkiye"yi kendimce kınıyorum.Ülkemin bu oyunların içinde rol almasından korkuyorum.Zira biz aslında batıyoruz "hamdolsun"..Fişimizi 20-30 sene içinde çekecekler.film tekrar tekrar tekrarlanacak kanımca..


Boyunduruk altında bir Ortadoğu için
U.N.

18 Mart 2011 Cuma

. Berber dayaması sendromu ..


Lisede bir arkadaşım vardı,garip çocuktu.Birgün yemekhanede dönerimsi birşey çıkmış,söz gelmiş oraya sorduk arkadaşa:
-abi yemeği sevdin mi??
Durdu bizimki iki-üç saniye kadar,heceleyerek tane tane,ciddi bir şekilde şöyle dedi:
- ben yemek sevmem , sadece yerim ..
Donduk kaldık bizde..yaş 16..

bu da böyle bir anımdır nerden aklıma geldi bilmiyorum,alkolden olsa gerek..Başka birşeyden bahsedecektim,neyden neyden...Tamam buldum,,çok önemli bir konu..
- Fenerbahçeli futbolcularda "berber dayaması sendromu" -
Maçı izliyorum,bakıyorum böyle birşey yok,hakemin fenerbahçe aleyhine verdiği her kararda hep bir itiraz hep bir "berber dayaması"..
Bizim hakemlerimiz ne kadar kabiliyetsiz olsalarda çoluklu çocuklu insanlar 75 milyonun gözü önünde dayan hakeme dayan hakeme çok yanlış.Fenerbahçeli futbolcular terapi görmeli..
Biz "berber dayaması"nı yeşil sahalarda ilk kez Galatasaray'da gördük sevgili okuyucu.Galatasaraylı futbolcular (emredir hacidir okandır arifdir) refleks sahibi insanlardı..Pavlovun köpeği gibiydiler..Her düdükte itiraz vardı..Düdüğü duyar duymaz soluğu hakemin yanında alırlardı.Dütt düdük hoop itiraz,hakeme dayayan dayayana,bazen grup dalarlardı,ciddiyim klişe bir görüntüdür.En az 8 futbolcu orta hakemi ortaya almış sıkıştırıyor."Hakemin suçu ne"..

Türkiye'de futbol çirkefliğinin tavan yaptığı zamanlardı..Aynı insanlar Türk futbolunu ayrı bir yere taşıdılar biliyorum ama öyleydi,değil miydi..Bence kesinlikle öyleydi..

Günümüzde Galatasaray (her ne kadar ben bu yazıyı yazarken,Fenerbahçe maçını önde götürüyorsa da dk72) hasta adam..Hatta uzun zamandır böyle..Hakeme itiraz edecek halleri yok..İtiraz etse de kimin umrunda (ben Galatasaray haberlerini izlemiyorum artık.)..Mikrop Fenevbahçeye geçti."Emre virüsü",Yıllarca Galatasaray'da top koşturmuş emre'yi takıma alma yüzsüzlüğünü gösteren azize neden oldu sendroma..

. Önemli olan ismi değil işlevi ..

Dakika 26 şu anda Galatasaray,Fenerbahçenin ağzına zıçıyo afedersiniz..1-0 zaten önde,iki tane de net pozisyon var kaçırdıkları.Ummadığın taş baş yarar modunda yüklendikçe yükleniyo cimbom.

Özlemişim Fenevbahçenin sefil halini.İş bu yazı maçın ilerleyen dakikalarında yalan olabilir.Bu yüzden hemen yazıyorum bloğa.(ki fenev bastırmaya başladı)...

Colin kazım'ı attığı gol sebebiyle kutluyorum.Hiç de sevmem itoğlu iti.."Kazım Kazım" diye isim,soyisim mi olur lan itt..

. Yakın tarihin en fena hakem hataları ..

Bu gece derbi var..hem de ne derbi,ligin 11.si ile 1.si top koşturacak..İki takımı da bir gram sevdiğim yok berabere kalmalarını istiyorum,ikisi de puan kaybetsin,fenerbahçe,trabzonspor'un arkasına düşsün,Galatasaray,Ankaragücü'nün bi gerisine 12. sıraya yerleşsin.Eğlenceli olmaz mı??
Türk telekom arena'da 21.00 da oynanacak maçı hakem Fırat Aydınus yönetecek..Maçın sonucu ne olursa olsun,umarım sonuca gölge düşürecek bir hakem hatası olmaz..Zira ben de herkes gibi bıktım hakem konuşmaktan..Bu sene yapılan hatalar belleğimi doldurdu,artık birbirine karışıyor..

Lig tv yakın tarihimizin en çarpıcı 21 hakem hatasını sıralamış.Buna göre:

Fenerbahçe: 21 maçın 8'inde taraf. Bu 8 maçın 7 hakem hatası lehine (%87,5) ..
Galatasaray: 21 maçın 7'sinde taraf. Bu 7 maçın 5 hakem hatası lehine (%71,4) ..

Beşiktaş: 21 maçın 9'unda taraf. Bu 9 maçın 3 hakem hatası lehine (%33,3) ..

.......................................................................................................................................................
..Yakın Tarihin En Çarpıcı Hakem Hataları ..
(Lehine karar verilen takımlar renkli gösterilmiştir.)

Diyarbakırspor-Fenerbahçe
Selçuk dereli-2002
..
Fenerbahçe-Beşiktaş
Ahmet Çakar-1997
..
Fenerbahçe-Beşiktaş
Erman Toroğlu-1993
..
Konyaspor-Fenerbahçe
Kuddusi Müftüoğlu-2008
..
Galatasaray-Altay
Ali Aydın-1998
..
Samsunspor-Beşiktaş
Oktay Demiray-2006
..
Siirt j.spor-Galatasaray
Cem Tosyalı-2001
..
Sarıyer-Beşiktaş
Ergül Yücedağ-1993
..
Fenerbahçe-Gençlerbirliği
Cem Deda-2005
..
Samsunspor-Trabzon
Sadık İlhan-2002
..
Eskişehirspor-Galatasaray
Ahmet Akçay-1986
..
Beşiktaş-Kocaelispor
Ünsal Çimen-2002
..
Galatasaray-Kocaelispor
Sabri Çelik-1997
..
Konyaspor-Fenerbahçe
Özgüç Türkalp-2005
..
Galatasaray-Beşiktaş
Ali Aydın-2004
..
Beşiktaş-Sarıyer
Haşim Gökalp-1986
..
Galatasaray-Fenerbahçe
Muhittin Boşat-2003
..
Fenerbahçe-Ç. Rizespor
Ali Aydın-2003
..
Vanspor-Beşiktaş
Metin Tokat-1997
..
İstanbulspor-Galatasaray
Vahap Beyaz-1997
..
Ankaragücü-Beşiktaş
Ahmet Akçay-1986
..
kaynak:Lig tv
-ilgili video için tıkla
-

. Terkedildim basın açıklaması yapıyorum ..

. Big games easy than the other games. Unfortunately. Everytime is we have the control the games, under the control the games, during the games. We have the some possibilities, some big chances, some big okazyons, something like that but what can i do, sometimes? And it's the fıdbal, that's the fıdbal. Something happened. Everything is something happened. But anyway now is in the tabela, we have to seen the situation, now is second position. And one point more. I dont want to see the back, i want to see the front ..
. Ciddiyim lan ben ..

. Sobe lan !! ..



işlevsel edit:

Kim Sana Bunu Yap Diyo

Kim Köşeleri Kap Diyo

Kim Büyük Adam Ol Diyo

Bu Fikir Manyağın Tekinin

http://www.yenisarkisozu.net/sarki-4171-Peyk_-Sobe_Sarki_Sozleri.html

Ağardı Rengi Sakalımın Saçımın

Artık Hayalim Yok

Niyee Gibi Andıran, Andıran

Ki Beni, Kandıran, Kandıran

Ki Beni Andıran, Andıran

Beni Andıran

Sarardı Rengi Eski Fotoğrafların

Hayatım Saklambaç, iyi Saklan

Ki Beni Yıldıran, Yıldıran

Ki Beni Kızdıran, Dıran

Saklandıran, Saklandıran

Beni Andıran Sobee

Andıran Sobeee

Kim Sana Bunu Yap Diyo, Sobe

Kim Köşeleri Kap Diyo, Sobe

Kim Büyük Adam Ol Diyo, Sobe Lan

Bu Fikir Manyağın Tekinin

Bu Fikir Manyağın Tekinin, Sobe

Bu Fikir Manyağın Tekinin, Sobe Lan

Ağardı Rengim, Ağardı Rengim

Ağardı Rengim, Ağardı Rengim

8 Mart 2011 Salı

. Cumhuriyetin ilk kadın milletvekilleri ..

Mebrure GÖNENÇ, İstanbul 1900, Amerikan Koleji, Öğretmen, Fransızca-İngilizce, Evli, 2 çocuklu.
..................................................................
Hatı ÇIRPAN, Kazan Köyü 1890,Çiftçi-Köy Muhtarı ,Evli, 6 çocuklu
..................................................................
Türkan Örs BAŞTUĞ,Üsküdar 1900,Üniversite-Felsefe,Lise Müdürü,Fransızca, Bekar
..................................................................
Sabiha Gökçül ERBAY, Bergama 1900, Yüksek Öğretmen Okulu, Lise Müdürü,Bekar
..................................................................
Şekibe İNSEL, İstanbul 1886, Ortaokul, Çiftçi, Almanca, Dul, 1
çocuklu
..................................................................
Hatice ÖZGENER, Selanik 1865, Rüştiye-Hususi, Darüleytam Müdürü, Rumca, Dul, 4 çocuklu
..................................................................
Huriye Öniz BAHA, İstanbul 1887, Londra Üniv.-Pedokoji, Öğretmen, İngilizce, Dul,1
çocuklu
..................................................................
Fatma MEMİK, Safranbolu 1903, Tıbbiye, Deri Hast. Uzmanı, Fransızca, Bekar
..................................................................
Nakiye ELGÜN, İstanbul 1882, Kız Muallim Mektebi, Lise Müdürü, Bekar
.................................................................
Fakiye ÖYMEN, İşkodra 1900, Darülfünun-Coğrafya, Lise Müdürü, Fransızca, Evli, 2
çocuklu
................................................................
Benal N.İştar ARIMAN, İzmir 1903, Sorbonne Ünv., Belediyeci, Fransızca-Rumca Bekar
................................................................
Ferruh GÜPGÜP, Kayseri 1891, Hususi, Biçki-Dikiş, Arapça, Dul
................................................................
B.B. Morova AYDİLEK, Bosna 1897, Ortaokul, Resim Öğretmeni, Evli, 1
çocuklu
................................................................
Mihri PEKTAŞ, Bursa 1895, Amerikan Kız Koleji, Fransızca Öğretmeni, Fransızca-İngilizce Evli, 2 çocuklu
................................................................
Meliha ULAŞ, Sinop 1901, Darülfünun-Edebiyat, Edebiyat Öğretmeni, Fransızca-İngilizce Evli
................................................................
Esma NAYMAN, İstanbul 1899, Lise, Dil Öğretmeni, Fransızca-İngilizce-Rumca, Evli, 2
çocuklu
................................................................
Sabiha GÖRKEY, Üsküdar 1888, Darülfünun-Riyaziye, Riyaziye Öğretmeni,Fransızca, Evli, 1 çocuklu
................................................................
Seniha HIZAL, Adapazarı 1897, Darülfünun-Fen Fakültesi, Lise Müdürü , Bekar, 1 çocuklu
................................................................

Kaynak:wowturkey.com

1 Mart 2011 Salı

. Bloguma Dokunma ..


II. Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması

Madde 13 . – (Değişik: 3/10/2001-4709/2 md.) Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve """ölçülülük""" ilkesine aykırı olamaz...
............................................................................................
VIII. Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti

Madde 26 – Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.
.............................................................................................

Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti anayasamızda güvence altına alınmış hakkımızdır.Bu hak yine anayasamızda sayılan sebeplerle sınırlandırılabilir.Kanunlar hiyerarşisinin en üst noktasında bulunan anayasamız "suçu önleme" adına bu hakkın sınırlandırılabileceğini belirtmiştir.Yani digitürk adına verilen karar görünürde doğrudur.Oysa anayasamızın "ölçülülük" ilkesi gereğince hükmün sonucu iyi tahlil edilmeli,hükmün takdiri bu önemli ilkeyi göz önünde bulundurularak yapılmalıydı,zira ilgili hüküm düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine büyük zarar vermiştir,bu halde doğan zarar,dava ile ilgili toplum yararı ile dengede değildir.Aksine büyük bir dengesizlik söz konusudur..Hüküm anayasamıza aykırıdır..

İşte bu halde böyle bir yasağın geri çekilmesi gerekir..Fakat bu ülkede halkı hukuku kimse tınlamaz.Hasta çocuklara çorba yapılmaz,öldürülür çocuklar.Bu ülkede hiçbir çocuk büyüyemez bu yüzden.bloğum gibi,bloglarımız gibi..

. Oscarın pis 7'lisi ..




. Nicole Kidman ..
Zerafet abidesi nicole'um..Yaşın olmuş 44 hala öte bir çekicilik.

Dior elbisesi her ne kadar bizim türk işi perdelerden bozma olsa da cuk oturmuş üstüne.Red carpet klişesi ''çok şıksınız''a,"aa teşekkürler,ama en hoş yanı rahat olması" diyerekten bize yaşını biraz hissettirdiyse de olmuş mu bu dior,bence olmuş..

Grammy ödüllerinde giydiği üstü midye kabuğu kaplanmış deniz kızı elbisesinden çok çok daha güzel bu..
Ama bir problem var.Nicole'um baston yutmuş.Zaten bu kadar zerafet seksiliğini bastırıyordu birde o yürüyüş bitirdi o seksiliği..





. Mila Kunis ..
Black Swan sadece beni değil,çoğumuzu etkiledi biliyorum..Sarsıldık..Milam'da bu sarsıntının en büyük artçı şokuydu.(reise sonra gelicem sevgili natalime)..

Milam "Elie saab" imzalı bir elbise tercih etmiş.Saab benim için sadece bir araba markası,Elie saab'ı tanımam etmem.Fakat bu ablamız belli ki çok kandırıkçı.Sen Milam'ı dantellerle çevir ver göğüs dekoltesini ver göğüs dekoltesini,sonra ten rengi kumaşla dantel altı transparan görünümü yarat.Yemezler bebeğim,Türk erkeği oradaydı, yemedi bu numaraları, kayıtlara geçsin..
Oysa ki özgürlüğü seçmek,Milam'ın bedenini danteller arasından görmek,bir libidoyu tam kalbinden beyninden yükseltmek var..





. Anne Hathaway ..
Ağzı göğüslerinin iki katı bu kızın..
Boyu uzun bide çok uzun..

83.oscar ödül töreninin sunucusuydu.28 yaşında bu "onura" layık oldu efendim.Ama göğüsleri küçük..

Bu paragraf,kısa bir aşk hikayesi..Ben aşıktım bu kıza.Becoming Jane'de vuruldum.O ne bakışlardı o öyle,o nasıl bir göz süzüş.mimikleri filan aklımı başımdan aldı.Sonra bir Şubat gecesi oscar töreni sundu bi garip tiple.Metin yazarlarının hazırladığı diyaloglar filan korkunçtu.iticiydi.IQ fakiri amerikalılar için çok gerçekçi olabilir,hatta ve hatta öyledir adamlar amerikan güreşinin gerçek olduğunu düşünüyolar,ama biz bunu da yemedik Hollywood.Büyük şatafatlı dünyan,neon ışıklarıyla sevdiğimi benden aldı..
intikammm.:





. Scarlett Johansson ..
Gecemizin en şık siması denebilir Scarlettim için..
Bu kadının yüzü sence de özel değil mi sevgili okuyucu.


Adı üstünde oscar gecesi,oradaki bayanların yüzde 95'i güzel.Ayır desem sana ayırabilirmisin çoğunu birbirinden..Ayıramazsın,aynı makyaj,benzer kıyafetler..Seksiliğin beslediği/ittirdiği güzellikler,hayır ben memnunum bu durumdan o ayrı konu..

Bu hatun gerçekten seksi..Genelde düşlediğimiz yataktır bizim.çıplak nasıl olur bu hatun filan diye.Ama scarlett için kafamda başka planlar var..Önce bir akşam yemeği,güzel bir şarap başbaşa konuşmalar filan,sonra klasik hayaller..
Şunun elbisesine bakarmısınız..Elinde bir şarap kadehiyle karşınızda size gülümsediğini hayal edebiliyormusunuz?

bu kıyafetin bir de sırtı var aman yarabbim..
dolce&gabbana imzalıymış..takdir ediyorum,saygı duyuyorum...




. Jennifer Hudson ..
83.oscar gecesinde kabul edelim bir meme sıkıntımız vardı..Zor durumdaydık,mağdurduk..Red carpet köyümün suları gibi aksa da bir türlü dekolte gelmez olmuştu..


Sağolsun Jenniferım bu eksikliği giderdi,bu büyük boşluğu göğüsleriyle doldurdu.Bu kadar kilo vermeseydi,eski hali ile büyük ihtimal göğüslerini o boşluğa sığdıramazdık.yani hatun çılgın kilo vermiş..Devamlı takip etmem,ilk gördüğümde tepkim "bunun yarısı nerde laan" oldu..

seksi mi?seksi aga..ama kaliteli bir seksilik değil bununkisi.Versace biraz apaçi stayla sanırım amerikan illerinde..




. Helena Bonham Carter ..
Köyün delisiiiii.İngiltere manyaa..Tim burton aşığı,alis düşmanı,kekeme kralın karısı.


Sen ne giyersen giy "koyarlar " amaann..güzellikmiş seksilikmiş kim takar kanka..



Yardımcı kadın oyuncu ödülünü lavuklar sana vermesin,salla..Akademi dediğin bir kaç yaşlı çapkın zaten.Sen kadıköy'ün gotiklerine,beyoğlunun bar gençlerine gel burda tarz ol.Benim gibi adamlar da uzaktan uzaktan baksın sana mutlu olsun..

Elbisen sana yakışmış.Colleen Atwood imzası varmış,ne ki o ki,bilmiyorum..Ha bide sana oscar vermeyen akademiye kafam girsin..






. Jennifer Lawrence ..
Ve hollywood tanrıçayı yarattı..Gecenin bence en güzeli,en taşı..Bu kadar seksi bir vucud bu kadar sevimli bir başı nasıl taşır üstünde..

Kırmızılara boğulduk izleyiciler olarak,bide kırmızı halı üstünde hepsi halıdan kopup gelmiş gibi..
Bu kırmızı kalabalığında sadece biri göze çarpıyordu sevgili jenniferım,canımıniçi..Calvin klein iyiki varsın dedirten bir elbise ile karşımıza çıktı..Her nekadar dekolte bölgesi tümden "sahil güvenlik" dizisini anımsatsa da,o elbisenin o taş gibi bedene cuk diye oturması benim hayvani dürtülerimi hafiften hafiften ortaya çıkardı..

Elbisenin olayı bence,kışkırtıcı olması..Seksi bir yüze kanımca sahip değil Jenniferim.Fakat öyle bir vucuda sahipmiş ki ben şaştım kaldım bilmezdim Jennifer'ın bu kadar seksi olduğunu oscarı izlemeden önce..

Genel olarak beğenildi bu elbise,Jennifer hakkında tek eleştiri aksesuar kullanmamasıydı.Ben katılmıyorum buna.Zira elbise sade,hatun sade,aksesuarla kalabalıklaştırmaya gerek yok."Baaak yapımcı kocam bana bunu aldı" demesi gereken bi durumda yok ortada..
Yormadan, sormadan seveceğim seni "sadem"...

28 Şubat 2011 Pazartesi

. Oscar goes to school ..


Ben daha küçüktüm..Jenerasyonumun şanslı çocuklarının "aslan kral" ı izlediği zamanlardı.Ben şanslılardandım.
Bir sinema düşünün tam amcanızın dükkanının karşısında..Teknoloji kendini şimdiki kadar aşmamış son matine bangır bangır sokağa yayın yapıyor.O sokakta 3 taş oynayan iki çocuk.Siyah iplik makaraları emre'nin,beyaz iplik makaraları mehmet'in..
Çocukları kaldırımdan kaldırıp filme götüren benim amcam.Mehmet'in babası..Bir elinde ben diğerinde Mehmet filme gidiyoruz..

İlk filmim işte.: Aslan Kral...

Akrabalarla başlayan sinema macerası pek sık aralıklarla olmasa da devam etti tabiki,aile eşrafı,arkadaşlar,sevgililer,alakasız kişiler filan..Dvd çıktı mertlik bozuldu son dönem,evde izler oldum/olduk.. (olmadık mı?)

Yaşadıkların seni garip garip yerlere sürükler ya o durumdayım.Yaşamımın bir bölümünün giriş,gelişme kısımları geçti,tam sonuç kısmındayım..

İşte benden bir dekorda izledim Black Swan'ı.Öyle yakışıyordu ki durum bana nasıl içime sindi..
Bir cumartesi öğleden sonrası..Film başlar,evde kimseler yoktur..Şarap açılır (buzbağ)..Telefona 2 mesaj,1 arama gelir,bakmam.Hayatta bakmam,ne bakıcam film harika..Hem ben biliyorum o gece sarhoş olacağımı,kim varmış gecemde kim yokmuş banane ben sarhoş olucam..Balerin izliyorum ben.Natalie portman'ı izliyorum izledikçe hayran oluyorum hatuna..
Unutulmayacaklar listeme bir film daha ekliyorum.:Black Swan

Birde Natalie portman için koca oscar törenini izliyorum..

27 Şubat 2011 Pazar

. Pazar günü yazısı ..



Mini mini birler,çalışkan ikiler,haftaiçi patronundan azar işitenler,okul kartını evde unutup kampüse ziyaretçi kartıyla girenler..
Bir önceki gün kazak şişman gösteriyor diye kapşonluyu seçenler,sonraki sabah antibiyotik yazdırmak için sağlık ocağına geçenler..
Harala güreleden fırsat bulup öğle yemeğinde kafa dinleyenler,,hoca dersi mi uzatıyor hadi ben kaçtım deyip anfiyi terkedenler..
ana dırdırı,baba dırdırı,sevgili tribi çekenler,heyacanını kaybedenler,arasıra bi beslenip iki nota bi besteler..
clubber ından tut apaçisine baba parasıyla tarz yapanlar,kız kaldıranlar,jöleliler fönlüler,telli telli tellililer,yeşil lensliler..

Haydi hooppa eller havaya...
Bugün pazar..

26 Şubat 2011 Cumartesi

. Kara Cuma (olağan bir gün) ..

Aşağıda yazılanlar "geçtiğimiz cuma" günümün özetidir..

Sabah 7.: Beşiktaş'daki evde uyanılır.Koyu bir kahve,üstüne "ne giysem lan götüm doncak hava buz gibi" telaşından sonra evden çıkılır..

Beşiktaş,kabataş yönü otobüs durağı.: Otobüs bekleriken aldı da bir yağmur..Liseden arkadaşla denk gelinir.Muhabbet başlamadan otobüs gelir,bi ara bişeyler içelim sözünden sonra (nasıl klişe nasıl bir tutulmayacak sözdür yahu o) otobüse ışınlanılır.

Karaköy iett.: Yıllardır yarın kesin çıkartıyorum şu akbili muhabbeti biter.Nou camp'da maçtan önce çektirdiğim foto önceden evde vesikalık formatına getirilmiştir.Binbir işve ve nazla masadaki hatunun o fotoğrafı akbile basması sağlanır.Sırıta sırıta Karaköy-Kadıköy vapurunun yolu arşınlanır..

Kadıköy merkez.: Aynı işve ve nazla bi kıza "bu otobüs Hasanpaşa adliyesinden geçiyor mu diye sorulur''.kız ''geçer'' der.Ama otobüs ordan geçmez.20 dakika tabanvaydan sonra adliyeye varılır.

Kadıköy,Hasanpaşa adliyesi.: 1. icradan mahsup yazısı alınır (Aynı dosyadan başka dava açılacaksa tekrar harç ödenmemesi için icra müdüründen vs. alınan yazı,ör:önceden icra takibi başlatılmış,borçlu borca itiraz etmiş,şimdi "itirazın iptali davası" açılacak.Harcı ödenecek.)..Tevziye çıkılır yeni açılacak davanın harcı yatırılmalıdır.Harç mahsupla beraber 382 lira çıkar,oysa cepte 250 lira vardır..

Kadıköy Hasanpaşa adliyesi(5.icra).: İstediğim 100.madde malumatı yazılmamıştır.Kolay kolay da gün dahilinde yazılmayacaktır..

Kadıköy Hasanpaşa adliyesi(en alt kat arşiv).: Arşiv memuru doğurmuş sanırım burda kimse yok,Dosya öğlene kadar çıkartılamıyor bu sebeple arşivden.Benim de harcı tamamlamam için bankaya gitmem lazım bu iş de yalan oldu..

Kadıköy merkez (yapı kredi bankası).: ofiste kimse yok bana para gönderecek bir saat kadar bekledim herkes davada duruşmada kimse bana para gönderemiyor.Bir ara kendi ablam para gönderecekti hasta arasında,muayenehanesinin yakınındaki atm bozulmuş o da yalan oldu.

Bu şekilde Kadıköy'deki üç iş de pazartesi gününe kalıyor hayırlı olsun..Ben Beyoğlu adliyesine ışınlanıyorum..

Beyoğlu adliyesi (1.icra).: Bir yazı yazacaklar,yazamıyorlar..Dosya mahsene kaldırılmış zaten tümden,bugün git çarşamba gel diyorlar.Olmaz olamaz diyorum hiç olmadı pazartesi olsun diyorum,bu dosyanın satışı olacak diyorum.Kabul edemeyiz diyorlar yapamayız diyorlar.Biraz daha ısrar edersen hiç yapamayız bak sen tüh tüh tüh diyorlar..

Beyoğlu'ndaki iş de olmuyor..

Benim sinirlerim bozuluyor tabiki bu duruma,bir insanın hiçbir işi yürümez mi yahu..Sirkeci'deki ofise geçiyorum,biraz durup işten erken çıkıyorum..

Hava kararmış.

Eve dönüş (tramvay).: Bir kız var,Güzelliğinden başka bir atraksiyonu yok kızın,ama kaçıyor.Bak sevgili okuyucu "kaçan kovalanır" diyorlar ya,valla doğru..Mesaj atıyorum: "hadi gel bişeyler içelim,gün bok gibi"diye,,gelen mesaj:"ama hava çok soğuk emre sonra yapalım mı?? :) ."

Ulan senin sonraların bitse ben dişimi kırıcam zaten...

Eve gelip uyuyorum.Sonra kalkıp bunu yazıyorum işte,Öyle...

Bu gece dışarı çıkıp birşeyler içicem,şarkıyı kendime ithaf ettim.:
Timsah.com
İzleyin:

23 Şubat 2011 Çarşamba

. Erkekler ağlamaz ..

Sen ağlatırsın Şebnem ferah..





işlevsel edit:Erkekler ağlamaz..
"içinde bin pişmanlık gözlerinde yaş
yüzünde yasak duyguların verdiği garip telaş
sesinde bir burukluk ellerin soğuk
boğazında düğüm düğüm kelimeler

erkekler ağlamaz
sil göz yaşını
kaçırma gözlerini
benden suçlu suçlu

erkekler ağlamaz
insanız unutma
sustururum zamanla
içimdeki bu acıyı

gözyaşların içimi eritiyor
erkekler ağlamaz sevgilim sil gözyaşını

yaşadığım o günleri unutmak zor
geceler boyu beklemek nedir onu bir de bana sor
çok özlemek ve sevmediğini bilmek
sonu gelmez acılarınla beraber"

22 Şubat 2011 Salı

. İcra memuru gören masum borçlu ..

Öğrenciliğimin son yılları (aslında "son yılı" da uzaya uzaya sünecek biraz haliyle "son yılları" işte) Hakim ol ,savcı ol,avukat mı olacaksın,ne işle uğraşacaksın diye merak edenlere "ben icra ile uğraşıcam" dediğimde yüzlerindeki ekşimeyi görmelisin sevgili okuyucu.
-"hacze mi gideceksin??"
-"evet.."
-"ama yazık değil mi günah insanlara.."
-"??"

Türkiye'de garip bir durum var.Belli kalıplarda,ki bu bir ceza davası olur,özel hukuka dayanan bir anlaşmazlık olur."Masumiyet karinesi" halk nazarında etkisiz.Yolun adli makamlara düştümü,"vah vah öle miymiş vah vah şöyle miymiş" derken suçlu oluverirsin komşunun gözünde.Acımazlar.Mahkemeden önce gözleriyle yargılar,Çoğunlukla suçluyu bulur,mahkemenin sonucunu tınlamazlar,Özellikle bu kafayı şu an akp çok kullanıyor zaten..

Fakat "borçlu"lar için bu durum değişik,"haciz" veya "icra" kelimesini duyan yurdum insanı,kafasından borçlu ya,küçük "Emrah ve annesi modunda" hikayeler yazıyor..Bir koruma bir kollama çabası..
Çerkezköy'e hacze gittim gecen sene.Otobüste yanımdakiyle muhabbet ediyorum.Ah amcam başladı söylenmeye "yapma sen bu işi" "yazık insanlara" "hem günah kimbilir o duruma nasıl gelmiştir" filan..Vardım ilçeye icra dairesinde işlemleri tamamladım hacze çıktım borçlu zaten kaçak.Araştırma yapayım biraz dedim,Adam bütün Çerkezköy'ü neredeyse dolandırmış,Bilgisayar satıp terlik almış,terlik satıp danalar almış,o danaları bayramda satmış sonra damacana su işine girmiş,kazandığı paraları alıp hoop İstanbul'a ışınlanmış.Gram sermayesi yok,gram ödemesi yok,2 yıllık bir zaman dilimi,vurduğu para büyük ihtimal otobüsteki amcanın 10 senelik geliri...


Türkiye'de hergün 3bine yakın avukat hacze çıkıyor."kriz çok şükür teğet geçti yav..".Benim düşüncem "Borçlu hikayeleri"nde "mağdur sıfatı" genelinde alacaklının..O 3bin işlemin zaten bin borçlusu,bunu iş olarak benimsemiş.İnsanları sömürmenin bu kadar kolay olduğu bir ülkede birazda çakalsan gayet sağlam bir iş dolandırıcılık.
Geri kalan 2bin kişide ayrıma gitmek mümkün.Zannetmeyin bu 2bin kişinin hepsi "icra memuru gören masum köylü".İçinde ne tacirler ne ticaret erbabları var bir bilseniz.Suya götürüp susuz getirecek cinsten adamlar bunlar..

Benim tahminim her güne bir 200-300 kişi..
Bu insanlar;kapıyı açınca "buyrun ne istemiştiniz?" diye sormuyor.İki çantalı adamın kapısına neden geldiğini biliyor.Çünkü kafasını zaten tüm gün borcu dolduruyor..
Bir de birşeyden haberi olmayan "çok sevdikleri arkadaşlarına" kefil olanlar var.Aslında onlarda yürek acıtıyor.
..........................................................
Büyük bir hastalık geçirip borca batanlar (kafalardaki hikayelerden biri de bu) .Çok istisnai bu iş kalabalığında...Ama umarım onlar insaflı avukatlara denk gelirler..
...........................................................
Zira piyasaya çok hakim olmamakla birlikte,tahminim icra dairelerinde bir çok insaflı avukat var..
............................................................
Bu zamanda her ne işle uğraşırsanız uğraşın,insaflı olmak ile aptallık arasında çok ince bir çizgi var..
.............................................................
İcra avukatlığında o çizgi yok,ikisinin ortak kümesi çok çok geniş..
..............................................................
sonuç olarak:
Borçluların yüzde 90'ı küçük Emrah yada annesi değil..
Avukatların çoğu da Nuri alço'u andırmıyo,temiz yüzlü iyi giyimli alkolik çocuklar..

17 Şubat 2011 Perşembe

.Schuster gitsin Lucescu gelsin..


Lucescu'yu bilirsiniz.2000 yılında Türkiye'ye gelmiş 2004 yılının sonuna kadar bu ülkede bir çok başarı yakalamıştır..

4-1 yenildiğimiz kiev maçından önce lucescu Takvim gazetesine bir açıklama yapıyor.Hem kendi adamlığını ispatlıyor,hem Beşiktaş'ın içinde bulunduğu çıkmazı çok iyi açıklıyor..

Burdan buyrun:

'Beşiktaş bu sistemle intihar eder'
Shakhtar Donetsk'i çalıştıran Rumen hoca Ukrayna ekibini Takvim'e değerlendirdi. Lucescu, "Beşiktaş bu sistemle oynarsa intihar eder. Özellikle de Milevskiy'ye çok dikkat etmek şart" dedi.
Bir dönem Galatasaray ve Beşiktaş'ı çalıştıran Lucescu Siyah-Beyazlı takımın rakibi Dinamo Kiev'i Takvim'e değerlendirdi. Shakhtar Donetsk'i başarıdan başarıya koşturan Rumen hoca sorularımızı içtenlikle cevaplarken A'dan Z'ye birçok konuya değindi.

İLK MAÇA DİKKAT

Dinamo Kiev'i yeni hocası Semin'den bile daha iyi tanıyorsunuz. Bugünkü maç ne olur?


İstanbul' daki ilk maç çok önemli. Eğer Beşiktaş avantaj sağlayamazsa işi rövanşta çok zor. İlk maçın İstanbul'da olması Dinamo Kiev'in lehine. Çünkü bu ekip tüm oyun sistemini kontratak üzerine kuruyor. Yani Schuster'in Beşiktaş'ının hiç sevmediği bir oyun stili.

Schuster'in ifadesiyle 60'lı yılların futbolunu mu oynuyorlar?

Kiev çok iyi bir kontratak takımı. Günümüzün kontratak futbolu oynayan ekipleri nasıl oynuyorsa Kiev de bunun en alasını oynuyor. Çünkü oyun kurma özellikleri yok. Devamlı geride kalıp rakibin
hata yapmasını bekliyorlar.

Peki siz Shakhtar olarak Dinamo Kiev'i nasıl yeniyorsunuz?

7 yıldır Ukrayna'dayım ve bu süreçte Dinamo Kiev 7 kez hoca değiştirdi. Şu anki hocaları Semin sadece 3 aydır takımın başında. Dinamo Kiev'i çok iyi tanıyorum.

Dinamo Kiev'in size göre en tehlikeli yönü nedir?

Milevskiy'yi çok beğeniyorum. Beşiktaş savunması her zamanki gibi oynarsa Milevskiy yıldız olur. Bu futbolcuya topu kapma imkanı verilirse bir daha ondan bu topu almak çok zor. Kazandığı topu bu kadar iyi saklayıp arkadaşlarına bu kadar güzel boş alan yaratıp gole hazırlayan çok az santrfor gördüm.

Duran toplarda etkililer mi?

Beşiktaş'ın sezon başından beri oynadığı riskli futbolla Milevskiy yıldızlaşır. Bunun sonucunda Beşiktaş tura ilk maçta veda eder. Bile bile intihar etmemek gerekir.

Schevchenko'nun durumu ne? Bu maçta oynamalı mı?

Duran toplarda çok iyiler. Özellikle defansta yer alan Flavio, Almeida, Michalik ve Magrao duran toplarda gol yüzdesi yüksek isimler. Defansın göbeğinde sorunları var. Almeida ve Michalik hem ağır hem de top tekniği zayıf oyuncular. Ben Dinamo Kiev'in hocası olsam 2 haftadır sakat olan ve kronik bel rahatsızlığı bulunan Schevchenko'yu oynatmam. Çünkü bu haliyle takımı frenliyor. Ancak bu konuda son kararı hocası verecek. Maça kulübede başlaması daha doğru olur.

-ilgili link:tıkla
-lucescu'nun wiki sayfası:tıkla

." Güzel kokulu kız "..

Kendi anılarımı paylaşamıyorum şu aşk meşk hususunda..
Olmuyor olamıyor sevgili okur olmuyor..Hazır değilim sanırım daha buna,neresinden tutsam elimde kalıyor..En hafif yazılar bile taslak klasöründe yıllanıyor şu an..
Benim gibi bir adamın bu hususlardan bahsedememesi nedir biliyor musun sevgili okur? Bilmiyorsun,bilemezsin..Bir ömürlük ereksiyon gibi birşey.Boşalamadan hem de..korkunç bir şey..Bazen nereye baksan seks görürsün ya hani öyle bir duygu bunalımı nereye baksan aşk nereye baksan bir romantiklik..

Bir arkadaşım uyardı."karışık yazıyorsun oğlum,seni okumak ezel izlemek gibi gerek yok"..
kabul ediyorum;haklı..Bu yazıyı karıştırmadan kafamı-kafaları atlatmaya çalışıcam..

"Yıllar yıllar önceydi" liseli piçleriz o zamanlar.Bir kız var güzel kokuyor,hala unutmam kokusunu gariptir.Güzel desen güzel değil çirkin desen çirkin değil.Az konuşuyor.Öz konuştuğu söylenemez,, hem kim söylüyor ulan bunu kime göre neye göre "öz"..neyse..


Lisede bir gariptim ben,sağımda solumda önümde arkamda bakar bulurdum "bi garib" kızları.Bulmam yetmezdi hoşlanırdım birde..Sonra başlasın sürünmeler başlasın sürümcemeler..Ben bir kızın peşinde bir kız benim peşimde öööyle zincirleme ergen aşkı tamlamaları filan derken..Yolum şu "güzel kokulu kız"a da düştü..

Birgün iki gün derken baktım olmuyor,hem bizim kanka atı almış üsküdar yolunu yarılamış,döndüm,ertesi gün başkasına aşık oldum ben..İçimde sızı değildir.Hatta ve hatta umrumda değildir şimdi bu durum fakat ne benim kanka bilir şu hususu ne de bundan önce "oha lan ne güzel parfümün varmış" dediklerim..:ben ilk "ehe parfüm çok iyimiş" modumu bu kız da yaşadım...

Bahsettiğim durumdan bir haber olan "kanka" (herifin ismi kanka oldu bu yazıda iyice,tamam farkındayım çok itici ama öyle oldu napiim) "uzun uzun yıllar" beraber oldu bu kızla..O "on" tanıdıysa ben "bir" tanıdım bu kızı,o 5 tanıdıysa ben 2 tanıdım yeri geldi de..işte tanışıklığımız hem "sevgilinin arkadaşı" sıfatıyla hem bizimkinin "anlattıklarından" arttı da arttı.

Sonra bunlar ayrıldılar...Gümmmm....

E "ayrılık sonrası sendromu" var bunun,yine "hoş kokulu kız" dinle babam dinle..Bir ara sallamıyordu,umursamıyordu filan bizim "kanka" da sonra bunlar görüşmeye başladılar eski defterleri açmaya filan ki evlerden uzak..Yine eni konu az mesayi yapmadık hani bu kız hakkında..

..........................................................

Dün yine buluşmuşlar...
Sanırım eski defterleri kurcalamaktan sıkılmışlar..
"neyiz ve nerelerdeyiz?" moduna girmişler...
.........................................................

Bizim "kanka" aradı gecenin 1buçuğunda
sesi bok gibi..Şaşkın,kocaman bir hayal kırıklığı var sesinde..
bide isyanda haa.."niye böyle olmuş" "nasıl böyle olmuş" filan..
..........................................................

Anlattıklarından anladım ki;
Bizim güzel kokulu kız parfümünü değiştirmiş..
..........................................................

Kafası da değişmiş hani,çok madah bir kafaya sahip değildi de...
..........................................................

şimdi "Kankaa"
eğer bunu okuyorsan;
İtici bir parfüm kullanan kızla yatmaktan daha kötü şey,
O parfümü yeni kullanmaya başlayan yataktaki kızın,
bir ara kokusunu sevdiğin eski sevgilin olmasıdır...
".yes you can."
..............................................................


15 Şubat 2011 Salı

..Deli İbo...

Hastayım,atmadım kendimi dışarı bugün..yatakta vakit geçirdim döndüm dolaştım evin içinde,kahvaltı hazırladım kendime,televizyonu açtım...

NTVspor'da basın toplantısı Yıldırım Demirören ve İbrahim Üzülmez..Yıldırım başkandan ilk duyduğum cümleyi aynen aktarıyorum."İbrahim lakabı üzere zaten deli,yine bir deliliğinin kurbanı oldu."

Sözü deli İbrahim alıyor,"ben dövmedim,yumruk attım."

nooluyo laann..

"yüzlerce futbolcu ile çalıştım kimseyle böyle bir durum yaşamadım,ibrahim toraman ile böyle birşey yaşamamı sizin vicdanınıza bırakıyorum"

E garip tabiki adamı kovdular.Bizim deli ibrahimi kovdular.üstüne başkanla basın toplantısı yaptırıyorlar.Delinin son sözünün deh dehini Yıldırım Demirören tutuyor..


Son söz İbrahim'den geliyor: "taraftar hakkını helal etsin."

efsane kaptanlardan olamadın İbrahim,olsan da zaten böyle bir gidiş yakışmazdı ünvana..Ama o kanatlardan çılgın gibi bindirmelerin yok mu, "yürüüü be deliiii yürüüü bee"..Bir Beşiktaş taraftarı olarak ben hakkımı helal ediyorum..Sen de bu takıma hakkını helal et..

6 Şubat 2011 Pazar

"Öldüm mü lan" ??


Öldüm mü lan...
"Hayat neden film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden.."
Bi amerikan filmi klişesi;"cennettemiyim?" yada "burası cehennem mi?"......

Öldüm mü lan...
"Sensiz ölürüm" demiştim.. Demesemiydim keşke..Amcam kalp krizi geçirmişti hani.Demişti o "böyle göğüste bi ağırlık,bi acı" semptomlar tamam bilinç kaybı da var....Selma teyzenin kocası vardı Reşat amca,öldü.Severdim ben o adamı.Babam hep onların evinin altına park ederdi,bizimkisi sektirmeden her sabah pencereye çıkıp balgamlardı alttaki arabayı.Ben küçükken cumartesi günleri araba yıkardım,kuru balgam zor temizlenirdi,olsun severdim ben Reşat amcayı..Araba yıkarken bizim yan komşunun kızıyla konuşurdum ben..Ben aşıktım o kıza,çok güzeldi..Evlendi işte o yıllarda.Çocuğu doğdu sonra;Sena..Ben daha küçüğüm...komşuyla arka balkonlar birbirine bakıyor,şebeklik yapa yapa balkonda Sena'nın ilk kelimesi "anne" oldu ikincisi "emre" emre de değil "evre" gibi birşey..Yeni duydum Sena'nın ailesi boşanmış.Üzüldüm..Cumartesi günleri araba yıkarken aşık olduğum kızın çocuğuna...Ulan üzgünüm şu an ben,hayat film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden..

Öldüm mü lan...
Soğuk muydu hep bu kadar ellerim,sıcak derdi tutanlar..Soğuk ama...Yalan mıydı lan yoksa yalan mıydı?? hani ellerim sıcaktı benim..Kimin elini tutuyordunuz ulan o zaman..Kim soktu hayatımın içine sizi,kimdi sizin hayatınıza giren..Ben....Kızgınım o zaman ben.Mesela sen ordaki,ya saplantısın ya orda,söylesene neden 8.000 kilometre uzağa giderken yaşamaya yeni bir hayat kurmaya "başıma ne geldiyse emreden" dedin.Niye dedin ulan niye..Öyle değil ki o.Hadi öyle olsun deme işte lan deme..

Öldüm mü lan..
"Ben" bitti mi..? Ben bebekken sarışınmışım,büyüyünce kararmışım.Üç kilo dokuz yüz gram doğmuşum,yani benden bi bebek daha çıkarmış aslında.Çıkmamış.İkizim yok çok şükür bir ablam var..Bildiğin "bitane" ama ha.Bir ondan kaçıyorum ben yıllardır.."Kızın peşinden gidiyo ablasına zaman ayıramıyo" dediler,"okulu çok sıkı vakit ayıramıyo" dediler,"araya enişte girdi emre fazla bulaşmıyo artık"dediler...Değil...Bir ondan kaçıyorum ben yıllardır.Karanlıktan bile korkan ablam,ölü görmesin diye...

Öldüm mü lan..
Yiğit diye bir dostum var,o bilir..Soralım...Yiğit ben öldüm mü lan..? Hayat neden film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden? Çok sarhoşum kabul..Fakat makasım kesmiyor filmi,izledikçe bir garip oluyorum..

4 Şubat 2011 Cuma

Msj:akşam uyuyabileceğini mi sanıyorsun??

Msj::"AKŞAM UYUYABİLECEĞİNİ Mİ SANIYOSUN SEVGİLİ KUZENİM EMRE ?? " ..

Telefon çok kullanmayan bi adamım ben,
Hele kız arkadaşsız dönemim başladı başlayalı elime almaya üşeniyorum aleti..

Fakat aynı dönemde,ben kendimi buldukça insanlar beni bulmaya başladı..Tavsiye ederim;kendinizden uzaklaşmaya başladığınızı hissettiğiniz an,elinizi eteğinizi çekin bağlı bulunduğunuz değerlerden.Bağımlılıklar sizi oluşturuyor yüzde bilmemkaçınızı onlar ayakta tutuyor olabilir,buradaki amaç zaten sıfıra ulaşmak..Sıfıra ulaşan "yola yeniden çık"ıyor..

Gözünü sevdiğim,içinde bulunduğumuz,2011 yılında,"yalnızlık" ölçütü:Cep telefonu...
Bizim dünyamız büyük.Ben mesela (uçarım mesela..),tutup kolundan Derya'yı getiremem ki Akhisar'a.Yiğit nerde Keşan'da mı İstanbul'da mı kimbilir?,"O kız" Ezgi şu an kars'ta..hadi onları geçtim akraba/arkadaş lardan hiç olmadı 7 km uzaktayım burada bile..Senin anlayacağın sevgili okuyucu,o telefon açılacak..

Yani kendinde yalnızmısın?
Vur sıfıra..
Yalnız değilsen;
o telefon açılacak..

O halde tek taraflı bir anlaşma yaptım ben,kimse benden zorunlu haller dışında telefon/mesaj beklemeyecek.Bana gelen tehditvari,küfürlü mesajlara da ben asi cevaplar vermeyeceğim,hatta onaylayacağım kendilerini...

Bu anlaşma sonucu,bana karşı dostlarım garip bir dil geliştirmeye başladılar..ha kabul edemeyenler oldu tabi küsenler filan,ama bazı arkadaşlar ile süper anlaşıyoruz..Örneğin Yiğit;adam mesajlarında durmadan bana küfrediyor,"Naber lan ibibik?"in daha hardcore u işte..Derya biraz daha reiz,"Naber çocuk kafalar nasıl?"...Ecem beni oyuna sokuyor,"Emre nasılsın desem ne dersin bana?"..İlkcan gibi asi gençler hemen konuya giriyor,"12 dk içinde havuzun oraya gel sigara getir."..Babam klasik zaten,"gelirKeN 2 eKmek al" vs. vs. Şimdi biri daha katıldı bu "emreye giydiriyoruz" konvoyuna,Akhisar'da olmam sebebiyle kuzen Dilara...

Dilara'nın çocukluğuna inmeden (ki 90lımı 91limi zaten çocuk :) kendisinden biraz bahsedeyim.Benim zeytin gözlü kuzenim güzellik anlamında çok bomba bir hanım olmakla birlikte,Bir hanımın kolay kolay beceremeyeceği düzeyde dobra,çatlak e birazda delikanlıdır..İşte bu halde "kuzen Emre'ye duyulan sevgi ile serdeki delikanlılık" tandanslı komplike bir mesaj çıkıyor ortaya:Akşam uyuyabileceğini mi sanıyosun sevgili kuzenim Emre...

Bu mesaj üstüne ihtimalleri şöyle bir değerlendirirsek;
Belliki akşam bir yere çıkmayıp evde uyumaya filan kalkışsam,kuzen hiç olmadı kabusum olarak o uykuya illa girecek,olmadı telefona arka arkaya çağrı bırakarak o uykuyu en babasızından piç edecek..
Farzedelim ben akşam onlarla dışarı çıktım,(bakma öyle Akhisar'da kıçıkırık da olsa ufakcana bi gece hayatı var).İstediğim vakit uykuya dalamıcam,istediğim içkiyi yudumlayamıcam,Aksi halde çatt kafama çatt karnıma manevi darbeler yiyicem..korkunç.....

Fakat ortada bir anlaşma var sevgili okuyucu,şunun şurasında 6 Şubat itibariyle İstanbul yolcusuyum.yani o telefon açılacak,o mesaja cevap yazılacak,gece dışarıya çıkılacak...

Ben bu mesajla mutluyum ulann..Dilara'dan hafiften tırsmıyorum değil o ayrı konu ne öle "şunumu zannnediyosun,bunu mu zannediyosunn nöleceksinn hahahahaaa" ama mutluyum : )

2 Şubat 2011 Çarşamba

.."Şerefsiz avukat",şereflilere karşı...

Kayseri Barosu Yönetim Kurulu Üyesi avukat Okan Yılmaz, bürosundan çıkıp otoparktaki aracına bindiği sırada kimliği belirsiz bir kişinin bıçaklı saldırısına uğradı.Ağır yaralı..
Haberi için tıkla.
Avukat Tüzüner`in haciz mahallinde borçlunun küfürlü ve ardından fiziksel saldırısına maruz kalarak darp edildiği bildirildi.Yaralı.
Haberi için tıkla.
Suat Yaşa,bir müvekkilinin 2 bin TL’lik alacağının 1.5 yıl ödenmemesi üzerine Yasin İ. adlı kişinin evine icra işlemi için gitti. Bazı eşyalara icra işlemi yapan Yaşa, bürosuna döndü. Yasin İ. avukatı arayarak bürosuna çağırdı. Bir şey almak için ayağa kalkan Yaşa’ya Yasin İ. yanında getirdiği ekmek bıçağı ile saldırdı..Ağır yaralı.
Haberi için tıkla.
İzmir'in Ödemiş ilçesinde görevli polis memuru, adliye çıkışında boşandığı eşini ve avukatını vurduktan sonra intihar girişiminde bulundu.Vefat.
Haberi için tıkla.
Giresun Barosu'na kayıtlı avukat Ümran Kara, müvekkiline ait haciz işlemlerini yürütmek için gittiği Keşap ilçesinde borçlu tarafın odunlu saldırısına uğradı.Yaralı.
Haberi için tıkla.
Kaçak yakıt satan bayinin davasını takip eden avukat Tolga Köklü'yü dizlerinden vuran Hasan Gezen'in Polat Alemdar'ın yerine fotomontajla kendini koyduğu Kurtlar Vadisi posteri bulundu.Yaralı.
Haberi için tıkla.
Av. Mustafa Elagöz'e görevi başında yapılan saldırıyı kınamak üzere yapılan basın açıklaması.Yaralı.
Haberi için tıkla.
Babasına ait dava dosyasını almak isteyen bir kişi tartıştığı avukatı bıçakla yaraladı.Ağır yaralı.
Haberi için tıkla.
Adana'nın Kozan İlçesinde Otomobiline Binmek Üzereyken Tartıştığı Ceylan Kardeşlerden Birisi Tarafından Vurulan Avukat Şaban Özbiçer, Yaralı Halde Otomobil Kullanarak Polis Merkezine Ulaşmayı Başardı.Ağır yaralı.
Haberi için tıkla.
Cinayetin duyulmasının ardından bir açıklama yapan Muğla Baro Başkanı Mustafa İlker Gürkan, "Şu anda şok vaziyetteyim. Baromuzun en sessiz ve sakin üyelerinden birisiydi. Kimseyle bir alıp veremediği olduğunu sanmıyorum. Herkesle iyi geç inen mutaassıp fakat sevdiğimiz bir arkadaşımızdı. Köyceğiz Cumhuriyet Başsavcılığımız olayla ilgili olarak soruşturmasını sürdürüyor. Zanlı, arkadan bir el ateş etmiş. Daha sonra ellerini yıkayarak çay içmiş ve ardından teslim olmuş" dedi.Vefat.
Haberi için tıkla.


--devam edecek--
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...