22 Ekim 2010 Cuma

..Anne aranır,telefon babaya geçer...


klasik bir gündür..istanbulun trafiğinde okula gitmeye çalış yolun ortasında vazgeç,arkadaşla buluş bilardo oyna filan falan..akşamüzeri eve gelinir,kafada bir plan,ev toplanacak bulaşıklar da var,dün yıkanan gömlekler kurusun kurumasın ütülenecek..

anne aranır işte o sırada,hiç huyum değildir akhisar'ı aramak,beğenmediğim bir durumdur bu ama aramam işte,haftada 1 bilemedin 2 ama genelde 1 işte..ne onlar beni arar ne ben onları.aramızda imzalanmamış bir sözleşme vardır sanki.burada olduğumu bilirler bende onların orada olduğunu bilirim..arada sırada kabuslarıma girerler içlerinden biri hastalanmış,zor durumdaymış gibi..büyük bir acıyla uyanırım,uyuyamam bir daha.ama aramam.böyle bir dil oluşmadı hiç aramızda,bizim iletişim yolumuz telefon olmadı hiç..zannetmeyin uzak diye aramız.uzaklıktan değil aslında yakınlıktan.yani ilk başlarda böyleydi,şimdi durum nasıl düşünecek kadar mecalim yok..

anne aranır..
lafın gidişatı bellidir selma hanımla.nasılsın iyimisin,cevaplar karşılıklı verilir.yeni gelişmeler karşılıklı beyan edilir.ablam hakkında son dedikodular yapılır.telefonun babama geçişinden önce temenniler kısmına geçilir..bu bölümde selma hanım en küçük çocuğuna (ki iki kardeşiz,önemsenmesi gereken kelime "küçük") tembihlerde bulunur..bu tembihleri farklı konu ve başlıklara ayırmak mümkün tabi,çeşitlidir.uyurken kitlemem gereken kapı,çöpü çıkartmam gereken saat,kız arkadaşım varsa kendisiyle fazla samimi olmamamın nedenleri,kız arkadaşım yoksa oh ne güzel kafamın rahatlığı vs. annem tarafından dile getirilen konuların başlıcalarıdır..

buraya kadar tamam..
telefon babama geçer...

ben onun gözünde artık büyümüşümdür,o ise yaşlanmıştır..
peki benim gözümde..?

-Baba gömlek ütülemeye çalışıyorum,olmuyo? 3 saniye sessizlik olur,düşünülür.yavaştan yavaştan anlatmaya başlanır..ben yine beceremem gömlek ütülemeyi fakat o sırada anlamışımdır işte bu işi halletmeyi.telefonu kapatışımla ütüye boyun eğeceğini düşünürüm asi gömleklerin,tabiki öyle olmaz ama ben öyle düşünürüm..

-Baba sen de yaşamışmıydın bunu..? 3 saniye sessizlik olur..Ah emekli öğretmen Necdet bey,neşeliyse ilkokul sıralarında baba ismi sorulduğunda necdet yerine nejdet yazmamdan başlar anlatmaya,aynısı olmazsa da benzerini hayli hayli yaşamıştır.

Büyümek garip..
İnsanın babası,kendisine sorulan sorulara."sen bilirsin oğlum" diye cevap veriyor,hemde hiç yorum katmadan..

Ben nerden bileyim baba..85metrekare evi toplayamıyorum daha..hayatım düzensiz değil,işler artık biraz daha tıkırında da.."sen bilirsin,biz sana karışmayalım halledersin sen.."deme bana..
diyemezsin babana..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...