28 Şubat 2011 Pazartesi

. Oscar goes to school ..


Ben daha küçüktüm..Jenerasyonumun şanslı çocuklarının "aslan kral" ı izlediği zamanlardı.Ben şanslılardandım.
Bir sinema düşünün tam amcanızın dükkanının karşısında..Teknoloji kendini şimdiki kadar aşmamış son matine bangır bangır sokağa yayın yapıyor.O sokakta 3 taş oynayan iki çocuk.Siyah iplik makaraları emre'nin,beyaz iplik makaraları mehmet'in..
Çocukları kaldırımdan kaldırıp filme götüren benim amcam.Mehmet'in babası..Bir elinde ben diğerinde Mehmet filme gidiyoruz..

İlk filmim işte.: Aslan Kral...

Akrabalarla başlayan sinema macerası pek sık aralıklarla olmasa da devam etti tabiki,aile eşrafı,arkadaşlar,sevgililer,alakasız kişiler filan..Dvd çıktı mertlik bozuldu son dönem,evde izler oldum/olduk.. (olmadık mı?)

Yaşadıkların seni garip garip yerlere sürükler ya o durumdayım.Yaşamımın bir bölümünün giriş,gelişme kısımları geçti,tam sonuç kısmındayım..

İşte benden bir dekorda izledim Black Swan'ı.Öyle yakışıyordu ki durum bana nasıl içime sindi..
Bir cumartesi öğleden sonrası..Film başlar,evde kimseler yoktur..Şarap açılır (buzbağ)..Telefona 2 mesaj,1 arama gelir,bakmam.Hayatta bakmam,ne bakıcam film harika..Hem ben biliyorum o gece sarhoş olacağımı,kim varmış gecemde kim yokmuş banane ben sarhoş olucam..Balerin izliyorum ben.Natalie portman'ı izliyorum izledikçe hayran oluyorum hatuna..
Unutulmayacaklar listeme bir film daha ekliyorum.:Black Swan

Birde Natalie portman için koca oscar törenini izliyorum..

27 Şubat 2011 Pazar

. Pazar günü yazısı ..



Mini mini birler,çalışkan ikiler,haftaiçi patronundan azar işitenler,okul kartını evde unutup kampüse ziyaretçi kartıyla girenler..
Bir önceki gün kazak şişman gösteriyor diye kapşonluyu seçenler,sonraki sabah antibiyotik yazdırmak için sağlık ocağına geçenler..
Harala güreleden fırsat bulup öğle yemeğinde kafa dinleyenler,,hoca dersi mi uzatıyor hadi ben kaçtım deyip anfiyi terkedenler..
ana dırdırı,baba dırdırı,sevgili tribi çekenler,heyacanını kaybedenler,arasıra bi beslenip iki nota bi besteler..
clubber ından tut apaçisine baba parasıyla tarz yapanlar,kız kaldıranlar,jöleliler fönlüler,telli telli tellililer,yeşil lensliler..

Haydi hooppa eller havaya...
Bugün pazar..

26 Şubat 2011 Cumartesi

. Kara Cuma (olağan bir gün) ..

Aşağıda yazılanlar "geçtiğimiz cuma" günümün özetidir..

Sabah 7.: Beşiktaş'daki evde uyanılır.Koyu bir kahve,üstüne "ne giysem lan götüm doncak hava buz gibi" telaşından sonra evden çıkılır..

Beşiktaş,kabataş yönü otobüs durağı.: Otobüs bekleriken aldı da bir yağmur..Liseden arkadaşla denk gelinir.Muhabbet başlamadan otobüs gelir,bi ara bişeyler içelim sözünden sonra (nasıl klişe nasıl bir tutulmayacak sözdür yahu o) otobüse ışınlanılır.

Karaköy iett.: Yıllardır yarın kesin çıkartıyorum şu akbili muhabbeti biter.Nou camp'da maçtan önce çektirdiğim foto önceden evde vesikalık formatına getirilmiştir.Binbir işve ve nazla masadaki hatunun o fotoğrafı akbile basması sağlanır.Sırıta sırıta Karaköy-Kadıköy vapurunun yolu arşınlanır..

Kadıköy merkez.: Aynı işve ve nazla bi kıza "bu otobüs Hasanpaşa adliyesinden geçiyor mu diye sorulur''.kız ''geçer'' der.Ama otobüs ordan geçmez.20 dakika tabanvaydan sonra adliyeye varılır.

Kadıköy,Hasanpaşa adliyesi.: 1. icradan mahsup yazısı alınır (Aynı dosyadan başka dava açılacaksa tekrar harç ödenmemesi için icra müdüründen vs. alınan yazı,ör:önceden icra takibi başlatılmış,borçlu borca itiraz etmiş,şimdi "itirazın iptali davası" açılacak.Harcı ödenecek.)..Tevziye çıkılır yeni açılacak davanın harcı yatırılmalıdır.Harç mahsupla beraber 382 lira çıkar,oysa cepte 250 lira vardır..

Kadıköy Hasanpaşa adliyesi(5.icra).: İstediğim 100.madde malumatı yazılmamıştır.Kolay kolay da gün dahilinde yazılmayacaktır..

Kadıköy Hasanpaşa adliyesi(en alt kat arşiv).: Arşiv memuru doğurmuş sanırım burda kimse yok,Dosya öğlene kadar çıkartılamıyor bu sebeple arşivden.Benim de harcı tamamlamam için bankaya gitmem lazım bu iş de yalan oldu..

Kadıköy merkez (yapı kredi bankası).: ofiste kimse yok bana para gönderecek bir saat kadar bekledim herkes davada duruşmada kimse bana para gönderemiyor.Bir ara kendi ablam para gönderecekti hasta arasında,muayenehanesinin yakınındaki atm bozulmuş o da yalan oldu.

Bu şekilde Kadıköy'deki üç iş de pazartesi gününe kalıyor hayırlı olsun..Ben Beyoğlu adliyesine ışınlanıyorum..

Beyoğlu adliyesi (1.icra).: Bir yazı yazacaklar,yazamıyorlar..Dosya mahsene kaldırılmış zaten tümden,bugün git çarşamba gel diyorlar.Olmaz olamaz diyorum hiç olmadı pazartesi olsun diyorum,bu dosyanın satışı olacak diyorum.Kabul edemeyiz diyorlar yapamayız diyorlar.Biraz daha ısrar edersen hiç yapamayız bak sen tüh tüh tüh diyorlar..

Beyoğlu'ndaki iş de olmuyor..

Benim sinirlerim bozuluyor tabiki bu duruma,bir insanın hiçbir işi yürümez mi yahu..Sirkeci'deki ofise geçiyorum,biraz durup işten erken çıkıyorum..

Hava kararmış.

Eve dönüş (tramvay).: Bir kız var,Güzelliğinden başka bir atraksiyonu yok kızın,ama kaçıyor.Bak sevgili okuyucu "kaçan kovalanır" diyorlar ya,valla doğru..Mesaj atıyorum: "hadi gel bişeyler içelim,gün bok gibi"diye,,gelen mesaj:"ama hava çok soğuk emre sonra yapalım mı?? :) ."

Ulan senin sonraların bitse ben dişimi kırıcam zaten...

Eve gelip uyuyorum.Sonra kalkıp bunu yazıyorum işte,Öyle...

Bu gece dışarı çıkıp birşeyler içicem,şarkıyı kendime ithaf ettim.:
Timsah.com
İzleyin:

23 Şubat 2011 Çarşamba

. Erkekler ağlamaz ..

Sen ağlatırsın Şebnem ferah..





işlevsel edit:Erkekler ağlamaz..
"içinde bin pişmanlık gözlerinde yaş
yüzünde yasak duyguların verdiği garip telaş
sesinde bir burukluk ellerin soğuk
boğazında düğüm düğüm kelimeler

erkekler ağlamaz
sil göz yaşını
kaçırma gözlerini
benden suçlu suçlu

erkekler ağlamaz
insanız unutma
sustururum zamanla
içimdeki bu acıyı

gözyaşların içimi eritiyor
erkekler ağlamaz sevgilim sil gözyaşını

yaşadığım o günleri unutmak zor
geceler boyu beklemek nedir onu bir de bana sor
çok özlemek ve sevmediğini bilmek
sonu gelmez acılarınla beraber"

22 Şubat 2011 Salı

. İcra memuru gören masum borçlu ..

Öğrenciliğimin son yılları (aslında "son yılı" da uzaya uzaya sünecek biraz haliyle "son yılları" işte) Hakim ol ,savcı ol,avukat mı olacaksın,ne işle uğraşacaksın diye merak edenlere "ben icra ile uğraşıcam" dediğimde yüzlerindeki ekşimeyi görmelisin sevgili okuyucu.
-"hacze mi gideceksin??"
-"evet.."
-"ama yazık değil mi günah insanlara.."
-"??"

Türkiye'de garip bir durum var.Belli kalıplarda,ki bu bir ceza davası olur,özel hukuka dayanan bir anlaşmazlık olur."Masumiyet karinesi" halk nazarında etkisiz.Yolun adli makamlara düştümü,"vah vah öle miymiş vah vah şöyle miymiş" derken suçlu oluverirsin komşunun gözünde.Acımazlar.Mahkemeden önce gözleriyle yargılar,Çoğunlukla suçluyu bulur,mahkemenin sonucunu tınlamazlar,Özellikle bu kafayı şu an akp çok kullanıyor zaten..

Fakat "borçlu"lar için bu durum değişik,"haciz" veya "icra" kelimesini duyan yurdum insanı,kafasından borçlu ya,küçük "Emrah ve annesi modunda" hikayeler yazıyor..Bir koruma bir kollama çabası..
Çerkezköy'e hacze gittim gecen sene.Otobüste yanımdakiyle muhabbet ediyorum.Ah amcam başladı söylenmeye "yapma sen bu işi" "yazık insanlara" "hem günah kimbilir o duruma nasıl gelmiştir" filan..Vardım ilçeye icra dairesinde işlemleri tamamladım hacze çıktım borçlu zaten kaçak.Araştırma yapayım biraz dedim,Adam bütün Çerkezköy'ü neredeyse dolandırmış,Bilgisayar satıp terlik almış,terlik satıp danalar almış,o danaları bayramda satmış sonra damacana su işine girmiş,kazandığı paraları alıp hoop İstanbul'a ışınlanmış.Gram sermayesi yok,gram ödemesi yok,2 yıllık bir zaman dilimi,vurduğu para büyük ihtimal otobüsteki amcanın 10 senelik geliri...


Türkiye'de hergün 3bine yakın avukat hacze çıkıyor."kriz çok şükür teğet geçti yav..".Benim düşüncem "Borçlu hikayeleri"nde "mağdur sıfatı" genelinde alacaklının..O 3bin işlemin zaten bin borçlusu,bunu iş olarak benimsemiş.İnsanları sömürmenin bu kadar kolay olduğu bir ülkede birazda çakalsan gayet sağlam bir iş dolandırıcılık.
Geri kalan 2bin kişide ayrıma gitmek mümkün.Zannetmeyin bu 2bin kişinin hepsi "icra memuru gören masum köylü".İçinde ne tacirler ne ticaret erbabları var bir bilseniz.Suya götürüp susuz getirecek cinsten adamlar bunlar..

Benim tahminim her güne bir 200-300 kişi..
Bu insanlar;kapıyı açınca "buyrun ne istemiştiniz?" diye sormuyor.İki çantalı adamın kapısına neden geldiğini biliyor.Çünkü kafasını zaten tüm gün borcu dolduruyor..
Bir de birşeyden haberi olmayan "çok sevdikleri arkadaşlarına" kefil olanlar var.Aslında onlarda yürek acıtıyor.
..........................................................
Büyük bir hastalık geçirip borca batanlar (kafalardaki hikayelerden biri de bu) .Çok istisnai bu iş kalabalığında...Ama umarım onlar insaflı avukatlara denk gelirler..
...........................................................
Zira piyasaya çok hakim olmamakla birlikte,tahminim icra dairelerinde bir çok insaflı avukat var..
............................................................
Bu zamanda her ne işle uğraşırsanız uğraşın,insaflı olmak ile aptallık arasında çok ince bir çizgi var..
.............................................................
İcra avukatlığında o çizgi yok,ikisinin ortak kümesi çok çok geniş..
..............................................................
sonuç olarak:
Borçluların yüzde 90'ı küçük Emrah yada annesi değil..
Avukatların çoğu da Nuri alço'u andırmıyo,temiz yüzlü iyi giyimli alkolik çocuklar..

17 Şubat 2011 Perşembe

.Schuster gitsin Lucescu gelsin..


Lucescu'yu bilirsiniz.2000 yılında Türkiye'ye gelmiş 2004 yılının sonuna kadar bu ülkede bir çok başarı yakalamıştır..

4-1 yenildiğimiz kiev maçından önce lucescu Takvim gazetesine bir açıklama yapıyor.Hem kendi adamlığını ispatlıyor,hem Beşiktaş'ın içinde bulunduğu çıkmazı çok iyi açıklıyor..

Burdan buyrun:

'Beşiktaş bu sistemle intihar eder'
Shakhtar Donetsk'i çalıştıran Rumen hoca Ukrayna ekibini Takvim'e değerlendirdi. Lucescu, "Beşiktaş bu sistemle oynarsa intihar eder. Özellikle de Milevskiy'ye çok dikkat etmek şart" dedi.
Bir dönem Galatasaray ve Beşiktaş'ı çalıştıran Lucescu Siyah-Beyazlı takımın rakibi Dinamo Kiev'i Takvim'e değerlendirdi. Shakhtar Donetsk'i başarıdan başarıya koşturan Rumen hoca sorularımızı içtenlikle cevaplarken A'dan Z'ye birçok konuya değindi.

İLK MAÇA DİKKAT

Dinamo Kiev'i yeni hocası Semin'den bile daha iyi tanıyorsunuz. Bugünkü maç ne olur?


İstanbul' daki ilk maç çok önemli. Eğer Beşiktaş avantaj sağlayamazsa işi rövanşta çok zor. İlk maçın İstanbul'da olması Dinamo Kiev'in lehine. Çünkü bu ekip tüm oyun sistemini kontratak üzerine kuruyor. Yani Schuster'in Beşiktaş'ının hiç sevmediği bir oyun stili.

Schuster'in ifadesiyle 60'lı yılların futbolunu mu oynuyorlar?

Kiev çok iyi bir kontratak takımı. Günümüzün kontratak futbolu oynayan ekipleri nasıl oynuyorsa Kiev de bunun en alasını oynuyor. Çünkü oyun kurma özellikleri yok. Devamlı geride kalıp rakibin
hata yapmasını bekliyorlar.

Peki siz Shakhtar olarak Dinamo Kiev'i nasıl yeniyorsunuz?

7 yıldır Ukrayna'dayım ve bu süreçte Dinamo Kiev 7 kez hoca değiştirdi. Şu anki hocaları Semin sadece 3 aydır takımın başında. Dinamo Kiev'i çok iyi tanıyorum.

Dinamo Kiev'in size göre en tehlikeli yönü nedir?

Milevskiy'yi çok beğeniyorum. Beşiktaş savunması her zamanki gibi oynarsa Milevskiy yıldız olur. Bu futbolcuya topu kapma imkanı verilirse bir daha ondan bu topu almak çok zor. Kazandığı topu bu kadar iyi saklayıp arkadaşlarına bu kadar güzel boş alan yaratıp gole hazırlayan çok az santrfor gördüm.

Duran toplarda etkililer mi?

Beşiktaş'ın sezon başından beri oynadığı riskli futbolla Milevskiy yıldızlaşır. Bunun sonucunda Beşiktaş tura ilk maçta veda eder. Bile bile intihar etmemek gerekir.

Schevchenko'nun durumu ne? Bu maçta oynamalı mı?

Duran toplarda çok iyiler. Özellikle defansta yer alan Flavio, Almeida, Michalik ve Magrao duran toplarda gol yüzdesi yüksek isimler. Defansın göbeğinde sorunları var. Almeida ve Michalik hem ağır hem de top tekniği zayıf oyuncular. Ben Dinamo Kiev'in hocası olsam 2 haftadır sakat olan ve kronik bel rahatsızlığı bulunan Schevchenko'yu oynatmam. Çünkü bu haliyle takımı frenliyor. Ancak bu konuda son kararı hocası verecek. Maça kulübede başlaması daha doğru olur.

-ilgili link:tıkla
-lucescu'nun wiki sayfası:tıkla

." Güzel kokulu kız "..

Kendi anılarımı paylaşamıyorum şu aşk meşk hususunda..
Olmuyor olamıyor sevgili okur olmuyor..Hazır değilim sanırım daha buna,neresinden tutsam elimde kalıyor..En hafif yazılar bile taslak klasöründe yıllanıyor şu an..
Benim gibi bir adamın bu hususlardan bahsedememesi nedir biliyor musun sevgili okur? Bilmiyorsun,bilemezsin..Bir ömürlük ereksiyon gibi birşey.Boşalamadan hem de..korkunç bir şey..Bazen nereye baksan seks görürsün ya hani öyle bir duygu bunalımı nereye baksan aşk nereye baksan bir romantiklik..

Bir arkadaşım uyardı."karışık yazıyorsun oğlum,seni okumak ezel izlemek gibi gerek yok"..
kabul ediyorum;haklı..Bu yazıyı karıştırmadan kafamı-kafaları atlatmaya çalışıcam..

"Yıllar yıllar önceydi" liseli piçleriz o zamanlar.Bir kız var güzel kokuyor,hala unutmam kokusunu gariptir.Güzel desen güzel değil çirkin desen çirkin değil.Az konuşuyor.Öz konuştuğu söylenemez,, hem kim söylüyor ulan bunu kime göre neye göre "öz"..neyse..


Lisede bir gariptim ben,sağımda solumda önümde arkamda bakar bulurdum "bi garib" kızları.Bulmam yetmezdi hoşlanırdım birde..Sonra başlasın sürünmeler başlasın sürümcemeler..Ben bir kızın peşinde bir kız benim peşimde öööyle zincirleme ergen aşkı tamlamaları filan derken..Yolum şu "güzel kokulu kız"a da düştü..

Birgün iki gün derken baktım olmuyor,hem bizim kanka atı almış üsküdar yolunu yarılamış,döndüm,ertesi gün başkasına aşık oldum ben..İçimde sızı değildir.Hatta ve hatta umrumda değildir şimdi bu durum fakat ne benim kanka bilir şu hususu ne de bundan önce "oha lan ne güzel parfümün varmış" dediklerim..:ben ilk "ehe parfüm çok iyimiş" modumu bu kız da yaşadım...

Bahsettiğim durumdan bir haber olan "kanka" (herifin ismi kanka oldu bu yazıda iyice,tamam farkındayım çok itici ama öyle oldu napiim) "uzun uzun yıllar" beraber oldu bu kızla..O "on" tanıdıysa ben "bir" tanıdım bu kızı,o 5 tanıdıysa ben 2 tanıdım yeri geldi de..işte tanışıklığımız hem "sevgilinin arkadaşı" sıfatıyla hem bizimkinin "anlattıklarından" arttı da arttı.

Sonra bunlar ayrıldılar...Gümmmm....

E "ayrılık sonrası sendromu" var bunun,yine "hoş kokulu kız" dinle babam dinle..Bir ara sallamıyordu,umursamıyordu filan bizim "kanka" da sonra bunlar görüşmeye başladılar eski defterleri açmaya filan ki evlerden uzak..Yine eni konu az mesayi yapmadık hani bu kız hakkında..

..........................................................

Dün yine buluşmuşlar...
Sanırım eski defterleri kurcalamaktan sıkılmışlar..
"neyiz ve nerelerdeyiz?" moduna girmişler...
.........................................................

Bizim "kanka" aradı gecenin 1buçuğunda
sesi bok gibi..Şaşkın,kocaman bir hayal kırıklığı var sesinde..
bide isyanda haa.."niye böyle olmuş" "nasıl böyle olmuş" filan..
..........................................................

Anlattıklarından anladım ki;
Bizim güzel kokulu kız parfümünü değiştirmiş..
..........................................................

Kafası da değişmiş hani,çok madah bir kafaya sahip değildi de...
..........................................................

şimdi "Kankaa"
eğer bunu okuyorsan;
İtici bir parfüm kullanan kızla yatmaktan daha kötü şey,
O parfümü yeni kullanmaya başlayan yataktaki kızın,
bir ara kokusunu sevdiğin eski sevgilin olmasıdır...
".yes you can."
..............................................................


15 Şubat 2011 Salı

..Deli İbo...

Hastayım,atmadım kendimi dışarı bugün..yatakta vakit geçirdim döndüm dolaştım evin içinde,kahvaltı hazırladım kendime,televizyonu açtım...

NTVspor'da basın toplantısı Yıldırım Demirören ve İbrahim Üzülmez..Yıldırım başkandan ilk duyduğum cümleyi aynen aktarıyorum."İbrahim lakabı üzere zaten deli,yine bir deliliğinin kurbanı oldu."

Sözü deli İbrahim alıyor,"ben dövmedim,yumruk attım."

nooluyo laann..

"yüzlerce futbolcu ile çalıştım kimseyle böyle bir durum yaşamadım,ibrahim toraman ile böyle birşey yaşamamı sizin vicdanınıza bırakıyorum"

E garip tabiki adamı kovdular.Bizim deli ibrahimi kovdular.üstüne başkanla basın toplantısı yaptırıyorlar.Delinin son sözünün deh dehini Yıldırım Demirören tutuyor..


Son söz İbrahim'den geliyor: "taraftar hakkını helal etsin."

efsane kaptanlardan olamadın İbrahim,olsan da zaten böyle bir gidiş yakışmazdı ünvana..Ama o kanatlardan çılgın gibi bindirmelerin yok mu, "yürüüü be deliiii yürüüü bee"..Bir Beşiktaş taraftarı olarak ben hakkımı helal ediyorum..Sen de bu takıma hakkını helal et..

6 Şubat 2011 Pazar

"Öldüm mü lan" ??


Öldüm mü lan...
"Hayat neden film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden.."
Bi amerikan filmi klişesi;"cennettemiyim?" yada "burası cehennem mi?"......

Öldüm mü lan...
"Sensiz ölürüm" demiştim.. Demesemiydim keşke..Amcam kalp krizi geçirmişti hani.Demişti o "böyle göğüste bi ağırlık,bi acı" semptomlar tamam bilinç kaybı da var....Selma teyzenin kocası vardı Reşat amca,öldü.Severdim ben o adamı.Babam hep onların evinin altına park ederdi,bizimkisi sektirmeden her sabah pencereye çıkıp balgamlardı alttaki arabayı.Ben küçükken cumartesi günleri araba yıkardım,kuru balgam zor temizlenirdi,olsun severdim ben Reşat amcayı..Araba yıkarken bizim yan komşunun kızıyla konuşurdum ben..Ben aşıktım o kıza,çok güzeldi..Evlendi işte o yıllarda.Çocuğu doğdu sonra;Sena..Ben daha küçüğüm...komşuyla arka balkonlar birbirine bakıyor,şebeklik yapa yapa balkonda Sena'nın ilk kelimesi "anne" oldu ikincisi "emre" emre de değil "evre" gibi birşey..Yeni duydum Sena'nın ailesi boşanmış.Üzüldüm..Cumartesi günleri araba yıkarken aşık olduğum kızın çocuğuna...Ulan üzgünüm şu an ben,hayat film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden..

Öldüm mü lan...
Soğuk muydu hep bu kadar ellerim,sıcak derdi tutanlar..Soğuk ama...Yalan mıydı lan yoksa yalan mıydı?? hani ellerim sıcaktı benim..Kimin elini tutuyordunuz ulan o zaman..Kim soktu hayatımın içine sizi,kimdi sizin hayatınıza giren..Ben....Kızgınım o zaman ben.Mesela sen ordaki,ya saplantısın ya orda,söylesene neden 8.000 kilometre uzağa giderken yaşamaya yeni bir hayat kurmaya "başıma ne geldiyse emreden" dedin.Niye dedin ulan niye..Öyle değil ki o.Hadi öyle olsun deme işte lan deme..

Öldüm mü lan..
"Ben" bitti mi..? Ben bebekken sarışınmışım,büyüyünce kararmışım.Üç kilo dokuz yüz gram doğmuşum,yani benden bi bebek daha çıkarmış aslında.Çıkmamış.İkizim yok çok şükür bir ablam var..Bildiğin "bitane" ama ha.Bir ondan kaçıyorum ben yıllardır.."Kızın peşinden gidiyo ablasına zaman ayıramıyo" dediler,"okulu çok sıkı vakit ayıramıyo" dediler,"araya enişte girdi emre fazla bulaşmıyo artık"dediler...Değil...Bir ondan kaçıyorum ben yıllardır.Karanlıktan bile korkan ablam,ölü görmesin diye...

Öldüm mü lan..
Yiğit diye bir dostum var,o bilir..Soralım...Yiğit ben öldüm mü lan..? Hayat neden film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden? Çok sarhoşum kabul..Fakat makasım kesmiyor filmi,izledikçe bir garip oluyorum..

4 Şubat 2011 Cuma

Msj:akşam uyuyabileceğini mi sanıyorsun??

Msj::"AKŞAM UYUYABİLECEĞİNİ Mİ SANIYOSUN SEVGİLİ KUZENİM EMRE ?? " ..

Telefon çok kullanmayan bi adamım ben,
Hele kız arkadaşsız dönemim başladı başlayalı elime almaya üşeniyorum aleti..

Fakat aynı dönemde,ben kendimi buldukça insanlar beni bulmaya başladı..Tavsiye ederim;kendinizden uzaklaşmaya başladığınızı hissettiğiniz an,elinizi eteğinizi çekin bağlı bulunduğunuz değerlerden.Bağımlılıklar sizi oluşturuyor yüzde bilmemkaçınızı onlar ayakta tutuyor olabilir,buradaki amaç zaten sıfıra ulaşmak..Sıfıra ulaşan "yola yeniden çık"ıyor..

Gözünü sevdiğim,içinde bulunduğumuz,2011 yılında,"yalnızlık" ölçütü:Cep telefonu...
Bizim dünyamız büyük.Ben mesela (uçarım mesela..),tutup kolundan Derya'yı getiremem ki Akhisar'a.Yiğit nerde Keşan'da mı İstanbul'da mı kimbilir?,"O kız" Ezgi şu an kars'ta..hadi onları geçtim akraba/arkadaş lardan hiç olmadı 7 km uzaktayım burada bile..Senin anlayacağın sevgili okuyucu,o telefon açılacak..

Yani kendinde yalnızmısın?
Vur sıfıra..
Yalnız değilsen;
o telefon açılacak..

O halde tek taraflı bir anlaşma yaptım ben,kimse benden zorunlu haller dışında telefon/mesaj beklemeyecek.Bana gelen tehditvari,küfürlü mesajlara da ben asi cevaplar vermeyeceğim,hatta onaylayacağım kendilerini...

Bu anlaşma sonucu,bana karşı dostlarım garip bir dil geliştirmeye başladılar..ha kabul edemeyenler oldu tabi küsenler filan,ama bazı arkadaşlar ile süper anlaşıyoruz..Örneğin Yiğit;adam mesajlarında durmadan bana küfrediyor,"Naber lan ibibik?"in daha hardcore u işte..Derya biraz daha reiz,"Naber çocuk kafalar nasıl?"...Ecem beni oyuna sokuyor,"Emre nasılsın desem ne dersin bana?"..İlkcan gibi asi gençler hemen konuya giriyor,"12 dk içinde havuzun oraya gel sigara getir."..Babam klasik zaten,"gelirKeN 2 eKmek al" vs. vs. Şimdi biri daha katıldı bu "emreye giydiriyoruz" konvoyuna,Akhisar'da olmam sebebiyle kuzen Dilara...

Dilara'nın çocukluğuna inmeden (ki 90lımı 91limi zaten çocuk :) kendisinden biraz bahsedeyim.Benim zeytin gözlü kuzenim güzellik anlamında çok bomba bir hanım olmakla birlikte,Bir hanımın kolay kolay beceremeyeceği düzeyde dobra,çatlak e birazda delikanlıdır..İşte bu halde "kuzen Emre'ye duyulan sevgi ile serdeki delikanlılık" tandanslı komplike bir mesaj çıkıyor ortaya:Akşam uyuyabileceğini mi sanıyosun sevgili kuzenim Emre...

Bu mesaj üstüne ihtimalleri şöyle bir değerlendirirsek;
Belliki akşam bir yere çıkmayıp evde uyumaya filan kalkışsam,kuzen hiç olmadı kabusum olarak o uykuya illa girecek,olmadı telefona arka arkaya çağrı bırakarak o uykuyu en babasızından piç edecek..
Farzedelim ben akşam onlarla dışarı çıktım,(bakma öyle Akhisar'da kıçıkırık da olsa ufakcana bi gece hayatı var).İstediğim vakit uykuya dalamıcam,istediğim içkiyi yudumlayamıcam,Aksi halde çatt kafama çatt karnıma manevi darbeler yiyicem..korkunç.....

Fakat ortada bir anlaşma var sevgili okuyucu,şunun şurasında 6 Şubat itibariyle İstanbul yolcusuyum.yani o telefon açılacak,o mesaja cevap yazılacak,gece dışarıya çıkılacak...

Ben bu mesajla mutluyum ulann..Dilara'dan hafiften tırsmıyorum değil o ayrı konu ne öle "şunumu zannnediyosun,bunu mu zannediyosunn nöleceksinn hahahahaaa" ama mutluyum : )

2 Şubat 2011 Çarşamba

.."Şerefsiz avukat",şereflilere karşı...

Kayseri Barosu Yönetim Kurulu Üyesi avukat Okan Yılmaz, bürosundan çıkıp otoparktaki aracına bindiği sırada kimliği belirsiz bir kişinin bıçaklı saldırısına uğradı.Ağır yaralı..
Haberi için tıkla.
Avukat Tüzüner`in haciz mahallinde borçlunun küfürlü ve ardından fiziksel saldırısına maruz kalarak darp edildiği bildirildi.Yaralı.
Haberi için tıkla.
Suat Yaşa,bir müvekkilinin 2 bin TL’lik alacağının 1.5 yıl ödenmemesi üzerine Yasin İ. adlı kişinin evine icra işlemi için gitti. Bazı eşyalara icra işlemi yapan Yaşa, bürosuna döndü. Yasin İ. avukatı arayarak bürosuna çağırdı. Bir şey almak için ayağa kalkan Yaşa’ya Yasin İ. yanında getirdiği ekmek bıçağı ile saldırdı..Ağır yaralı.
Haberi için tıkla.
İzmir'in Ödemiş ilçesinde görevli polis memuru, adliye çıkışında boşandığı eşini ve avukatını vurduktan sonra intihar girişiminde bulundu.Vefat.
Haberi için tıkla.
Giresun Barosu'na kayıtlı avukat Ümran Kara, müvekkiline ait haciz işlemlerini yürütmek için gittiği Keşap ilçesinde borçlu tarafın odunlu saldırısına uğradı.Yaralı.
Haberi için tıkla.
Kaçak yakıt satan bayinin davasını takip eden avukat Tolga Köklü'yü dizlerinden vuran Hasan Gezen'in Polat Alemdar'ın yerine fotomontajla kendini koyduğu Kurtlar Vadisi posteri bulundu.Yaralı.
Haberi için tıkla.
Av. Mustafa Elagöz'e görevi başında yapılan saldırıyı kınamak üzere yapılan basın açıklaması.Yaralı.
Haberi için tıkla.
Babasına ait dava dosyasını almak isteyen bir kişi tartıştığı avukatı bıçakla yaraladı.Ağır yaralı.
Haberi için tıkla.
Adana'nın Kozan İlçesinde Otomobiline Binmek Üzereyken Tartıştığı Ceylan Kardeşlerden Birisi Tarafından Vurulan Avukat Şaban Özbiçer, Yaralı Halde Otomobil Kullanarak Polis Merkezine Ulaşmayı Başardı.Ağır yaralı.
Haberi için tıkla.
Cinayetin duyulmasının ardından bir açıklama yapan Muğla Baro Başkanı Mustafa İlker Gürkan, "Şu anda şok vaziyetteyim. Baromuzun en sessiz ve sakin üyelerinden birisiydi. Kimseyle bir alıp veremediği olduğunu sanmıyorum. Herkesle iyi geç inen mutaassıp fakat sevdiğimiz bir arkadaşımızdı. Köyceğiz Cumhuriyet Başsavcılığımız olayla ilgili olarak soruşturmasını sürdürüyor. Zanlı, arkadan bir el ateş etmiş. Daha sonra ellerini yıkayarak çay içmiş ve ardından teslim olmuş" dedi.Vefat.
Haberi için tıkla.


--devam edecek--

1 Şubat 2011 Salı

..Depromani...

Lisede hayata veryansınlarımızı manik veya depresyon sınırları dahilinde yaşardık..Yani bir ergen olsa olsa ya manikti yada depresif..
Şimdi durum biraz değişti.Ben ve yaşıtlarım (20-25 yaş) bir gün manik,ertesi gün depresyon beşiğinde tıngır mıngır sallanıyoruz..Cumartesi gecesi hop hop hoplayıp zıp zıp zıplayan kız,pazar sabahı "bu sabahların bir anlamı olmalı" diye kalkıyor mesela...Anlamış değilim sevgili okuyucu..

Telefonda ses şen şakrak geliyor,çıkalım dışarı bu gece şurda yiyelimm hayvanlar gibi içelim diyen şahıs,içtiği 2.biradan sonra intihar denemelerini anlatıyor masada..

Adam artık içkinin en güzel yerinde kafalar hoşş,müzik güzel güzel çalarken arada sırada serdar ortaç vurduruyor ki en güzeli budur serdar'ın,duruyor,başlıyor içki terapisini anlatmaya..yav arkadaşım bağıra bağıra şarkını söyle sen,terapinin şerefine iç ne bileyim kalk iki figür oyna,nerden giriyorsun o muhabbete...



Benim bir dostum var..oturup dinleyebildiğim..Aslında dediği yapılacak yaptığı yapılmayacak insanlardan..Son 1 yıldır adamın bir dediği diğerini tutmuyor..
İşi gücü aşk bunun,benim gibi..Oturuyoruz bir gün,hacı diyor aman diyor sevmeyi bırakma,sen sevebilme yeteneği ile doğmuşsun ki herkese nasip olmaz,birini bitirdin şimdi yenisine başla sürün heyecan duy eskisi gibi diyor bunları yoğun hissiyatlarla uçurumun kenarına gelmiş bir adamın son tavsiyeleri gibi söylüyor,,sonra gece bitiyor kalkıyoruz masadan..günler geçiyor..

Yine aynı arkadaşla bir telefon konuşması yapıyoruz muhabbet aynen şu,, -aga ilk önüme gelene yavşıcam ya,eğlenicem yemin ediyorum..-ama sen bana 1 ay önce....,-kanka boşver 1 ayı sen....vs. vs.

Anlayamıyorum..İnsanlar bu kadar hızlı duygu durumu nasıl değiştiriyorlar..
Benim de 1 günüm 1 günümü asla tutmuyor da manik olmak yani "uçlarda yaşamak hisleri" zaten yeterince karakteristik,aynı bünyeye koyu bir depresyon sığdırabilmek ise çok enteresan..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...